Prof.Dr.Ümit Özdağ PKK ile yürütülen süreci değerlendirdi.
Prof.Dr.Ümit Özdağ PKK ile yürütülen süreci değerlendirdi.
Prof.Dr.Ümit Özdağ, PKK ile ilgili süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu. PKK'nın kendini teslim etmediğini, yapısal değişikliklerin demokratik siyasetle sağlanacağını söyledi. Ayrıca, örgüt üzerinde anayasal değişikliklerin etkili olacağını belirtti.
Haber Giriş Tarihi: 13.05.2025 22:37
Haber Güncellenme Tarihi: 13.05.2025 23:16
Kaynak:
Haber Merkezi
www.newsturk.net
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr.Ümit Özdağ’ın PKK ile yürütülen süreci ilk defa değerlendirdi.
1-) PKK varlığına son vermesini 27 Şubat 2025’te Abdullah Öcalan’ın açıklaması çerçevesinde yenilmiş, teslim olmuş bir terör örgütü olarak değil, Öcalan’ın ifadesi ile “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi” gerçekleşmiştir. Özetle PKK kayıtsız şartsız teslim olmamıştır. Kendisini galip görmektedir.
2-) PKK’nın teröre son vermesi ve örgütsel yapısının varlığına son vermesi Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu Öcalan’ın ifadesi ile “Demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması ile mümkündür.” özetle; “Fesih” ve silah bırakma, şarta ve gerekliliğe bağlanmıştır.
3-) PKK’nın varlığına son verme kararını alması ve terörü sonlandırması yapılacak yasal ve muhtemelen anayasal değişikliklere bağlanmıştır. Hangi anayasa ve yasa değişikliklerinin yapılacağı ise henüz belirsizdir.
4-) PKK, fesih kararının hemen öncesinde; Varlığına son vermesi ve silah bırakmasının kendileri için tek yol olmadığını açıklamış, Türkiye’yi Ankara’yı vurmak dahil terörü devam ettirmekle tehdit etmiştir. PKK’nın fesih bildirisinin ilan edilmesi sırasında dahi; 2 grup arasında önce uzlaşma sağlanamaması, Karayılan ve Bıyık gruplarının farklı yaklaşımlar sergilemesi, uzlaşmanın gecikmesi bile gelecekte bu gruplara dayanan bir sürece güvenilmeyeceğini göstermektedir. Üstelik bazı grupların teröre devam dedikleri duyulmaktadır.
5-) Terör örgütü, bildirisine; İstiklal Harbimizin sonucunda, Türk Milletinin idam fermanı olan Sevr anlaşmasını yırtarak, devletimizin tapusu şeklinde emperyalistleri imzalamaya zorladığımız Lozan anlaşmasına saldırarak başlamıştır. Lozan’a saldırı, İstiklal Harbi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıdır. Terör örgütü, devletimizin tapusu Lozan’a saldırırken, Milli-Üniter-Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anayasası olan 1924 anayasasına da saldırmıştır. Böylece terör örgütü, anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 maddesine şimdiden savaş ilan ettiğini duyurmuştur.
6-) Öcalan’ın 27 Şubat açıklamasında talep ettiği “Demokratik siyaset ve hukuki boyut” ile ilgili değişiklikler yapılmaya başlanmıştır. Bunun ilk adımı infaz yasasının değiştirilmesi ve Öcalan’ın İmralı’daki konum ve şartlarının iyileştirilmesi şeklinde atılmıştır. İnfaz yasası değişikliği çalışması, sadece “Öcalan’ın şnfaz koşullarının iyileştirilmesi” ile kısıtlı değildir. Bu çalışma, aslında, terör örgütüne yönelik örtülü bir “Af” hazırlığıdır. Toplumsal tepkiyi azaltabilmek için af yerine infaz yasası değişikliği denmektedir.
7-) PKK varlığını sona erdirmekle beraber PKK’nın Suriye kolu YPG varlığını meşrulaştırarak ve güçlendirerek sürdürmektedir. PKK’nın İran kolu PJAK’ın varlığı devam etmektedir. PKK-Irak yani PÇDK varlığını sürdürmektedir.
8-) Cemil Bayık, Murat Karayılan gibi isimler sadece PKK’nın değil bu anılan örgütlerin de üstünde hiyerarşik bir konuma sahiptirler. PKK yöneticiliklerinin sona ermesi bu 3 ülkedeki terör örgütü ile bağlarını ve onlar üzerindeki otoritelerini sona erdirmeyecektir.
9-) PKK’nın Avrupa kanadı siyasi bir Narko-Terör yapısıdır. On yıllar içinde oluşmuş bir suç ve yüz milyonlarca dolar oluşturan bir yapı söz konusudur. PKK kendisinin varlığına son verse dahi PYD, PJAK ve PÇDK bu kaynağı kaybetmek istemeyecektir. Ayrıca bu kaynağın PYD’nin kontrol ettiği bölgenin finansmanında olduğu gibi Türkiye’de de siyasal çalışmaların finansmanı için kullanılmak isteneceği açıktır.
10-) Öcalan’ın İmralı’da mahkum olmaktan çıkıp “Meşru siyasi aktör” haline gelmesi ve infaz yasası ile PKK’lıların serbest kalması, Bayık-Karayılan benzerlerinin muhtemelen Süleymaniye’ye çekilmesi sonrasında anayasada ve bazı yasalarda yapılacak değişikliklerin konuşulması aşamasına gelinecektir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof.Dr.Ümit Özdağ PKK ile yürütülen süreci değerlendirdi.
Prof.Dr.Ümit Özdağ, PKK ile ilgili süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu. PKK'nın kendini teslim etmediğini, yapısal değişikliklerin demokratik siyasetle sağlanacağını söyledi. Ayrıca, örgüt üzerinde anayasal değişikliklerin etkili olacağını belirtti.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr.Ümit Özdağ’ın PKK ile yürütülen süreci ilk defa değerlendirdi.
1-) PKK varlığına son vermesini 27 Şubat 2025’te Abdullah Öcalan’ın açıklaması çerçevesinde yenilmiş, teslim olmuş bir terör örgütü olarak değil, Öcalan’ın ifadesi ile “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi” gerçekleşmiştir. Özetle PKK kayıtsız şartsız teslim olmamıştır. Kendisini galip görmektedir.
2-) PKK’nın teröre son vermesi ve örgütsel yapısının varlığına son vermesi Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu Öcalan’ın ifadesi ile “Demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması ile mümkündür.” özetle; “Fesih” ve silah bırakma, şarta ve gerekliliğe bağlanmıştır.
3-) PKK’nın varlığına son verme kararını alması ve terörü sonlandırması yapılacak yasal ve muhtemelen anayasal değişikliklere bağlanmıştır. Hangi anayasa ve yasa değişikliklerinin yapılacağı ise henüz belirsizdir.
4-) PKK, fesih kararının hemen öncesinde; Varlığına son vermesi ve silah bırakmasının kendileri için tek yol olmadığını açıklamış, Türkiye’yi Ankara’yı vurmak dahil terörü devam ettirmekle tehdit etmiştir. PKK’nın fesih bildirisinin ilan edilmesi sırasında dahi; 2 grup arasında önce uzlaşma sağlanamaması, Karayılan ve Bıyık gruplarının farklı yaklaşımlar sergilemesi, uzlaşmanın gecikmesi bile gelecekte bu gruplara dayanan bir sürece güvenilmeyeceğini göstermektedir. Üstelik bazı grupların teröre devam dedikleri duyulmaktadır.
5-) Terör örgütü, bildirisine; İstiklal Harbimizin sonucunda, Türk Milletinin idam fermanı olan Sevr anlaşmasını yırtarak, devletimizin tapusu şeklinde emperyalistleri imzalamaya zorladığımız Lozan anlaşmasına saldırarak başlamıştır. Lozan’a saldırı, İstiklal Harbi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıdır. Terör örgütü, devletimizin tapusu Lozan’a saldırırken, Milli-Üniter-Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anayasası olan 1924 anayasasına da saldırmıştır. Böylece terör örgütü, anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 maddesine şimdiden savaş ilan ettiğini duyurmuştur.
6-) Öcalan’ın 27 Şubat açıklamasında talep ettiği “Demokratik siyaset ve hukuki boyut” ile ilgili değişiklikler yapılmaya başlanmıştır. Bunun ilk adımı infaz yasasının değiştirilmesi ve Öcalan’ın İmralı’daki konum ve şartlarının iyileştirilmesi şeklinde atılmıştır. İnfaz yasası değişikliği çalışması, sadece “Öcalan’ın şnfaz koşullarının iyileştirilmesi” ile kısıtlı değildir. Bu çalışma, aslında, terör örgütüne yönelik örtülü bir “Af” hazırlığıdır. Toplumsal tepkiyi azaltabilmek için af yerine infaz yasası değişikliği denmektedir.
7-) PKK varlığını sona erdirmekle beraber PKK’nın Suriye kolu YPG varlığını meşrulaştırarak ve güçlendirerek sürdürmektedir. PKK’nın İran kolu PJAK’ın varlığı devam etmektedir. PKK-Irak yani PÇDK varlığını sürdürmektedir.
8-) Cemil Bayık, Murat Karayılan gibi isimler sadece PKK’nın değil bu anılan örgütlerin de üstünde hiyerarşik bir konuma sahiptirler. PKK yöneticiliklerinin sona ermesi bu 3 ülkedeki terör örgütü ile bağlarını ve onlar üzerindeki otoritelerini sona erdirmeyecektir.
9-) PKK’nın Avrupa kanadı siyasi bir Narko-Terör yapısıdır. On yıllar içinde oluşmuş bir suç ve yüz milyonlarca dolar oluşturan bir yapı söz konusudur. PKK kendisinin varlığına son verse dahi PYD, PJAK ve PÇDK bu kaynağı kaybetmek istemeyecektir. Ayrıca bu kaynağın PYD’nin kontrol ettiği bölgenin finansmanında olduğu gibi Türkiye’de de siyasal çalışmaların finansmanı için kullanılmak isteneceği açıktır.
10-) Öcalan’ın İmralı’da mahkum olmaktan çıkıp “Meşru siyasi aktör” haline gelmesi ve infaz yasası ile PKK’lıların serbest kalması, Bayık-Karayılan benzerlerinin muhtemelen Süleymaniye’ye çekilmesi sonrasında anayasada ve bazı yasalarda yapılacak değişikliklerin konuşulması aşamasına gelinecektir.
Ümit Özdağ'ın açıklamalarının devamı yarın Sözcü Gazetesinde
En Çok Okunan Haberler