>G-T1PWPZ8J68
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda Güvenliği

NEWSTURK - Gıda Güvenliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda Güvenliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 11. Dünya Helal Zirvesi’ne mesaj Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 11. Dünya Helal Zirvesi’ne mesaj

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da gerçekleştirilen 11. Dünya Helal Zirvesi'ne gönderdiği mesajda, helal ürün ve hizmetlerin uluslararası ticaretteki artan rolüne vurgu yaptı. ANKARA (İGFA) - İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) ilgili kuruluşu SMIIC işbirliğiyle, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumu'nun koordinasyonuyla düzenlenen 11. Dünya Helal Zirvesi'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mesaj gönderdi. Helal belgeli ürün ve hizmetlerin ticaret hacminin 7 trilyon dolara ulaştığını anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin bu alanda önemli bir merkez olma konumuna geldiğini belirtti. "HELAL ÜRÜNLER DÜNYADA 2 MİLYAR İNSANA ULAŞIYOR" Temiz, sağlıklı ve dini hassasiyetlere uygun helal belgeli ürünlerin dünya genelinde büyük ilgi gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Bu ürün ve hizmetlerin 2 milyar kişiye ulaşması, sektörün geleceğine olan beklentileri yükseltiyor" dedi. Uluslararası ticaretin en yoğun buluşma noktalarından biri haline gelen iş forumları ve B2B etkinliklerinin şirketler, kurumlar ve tüketiciler açısından yeni fırsatlar sunacağını ifade eden Erdoğan, helal sektöründeki genişleme potansiyeline dikkat çekti. TÜRKİYE GIDA GÜVENLİĞİ KONUSUNDA TÜM TEDBİRLERİ ALIYOR Erdoğan, Türkiye'nin gıda güvenliği konusunda yüksek standartları dikkatle uyguladığını vurgulayarak, Türk Gıda Kodeksi'nin uluslararası normlarla uyumlu şekilde ülke genelinde hassasiyetle yürütüldüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizde satışa sunulan gıdaların sağlığını test etmek ve kalitesini artırmak için inceleme ve denetim mekanizmalarını kararlılıkla işletiyoruz. Tüketiciye her zaman temiz ve sağlıklı ürün sunmayı temel ilkemiz olarak benimsedik" ifadelerini kullandı. Erdoğan, zirvenin helal sektöründe işbirliği ve ticaretin daha da güçleneceğine olan inancını dile getirerek, organizasyonun olumlu sonuçlar getirmesini diledi.

Sokak lezzetleri mercek altında! İzinsiz satış noktaları kapatılacak! Haber

Sokak lezzetleri mercek altında! İzinsiz satış noktaları kapatılacak!

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, gıda güvenliğinin önemine işaret ederek seyyar satıcılar ve “sokak lezzetleri” için belediyelere danışılmadan yapılan satışların durdurulacağını, Bakanlık denetimlerinin ise aralıksız olarak sürdürüleceğini belirtti. ANKARA (İGFA) - Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, son dönemde gündemde olan gıda güvenliği konularını Bakanlık binasında yaptığı basın toplantısıyla ele aldı. Özellikle “sokak lezzetleri” kapsamında faaliyet gösteren seyyar gıda satıcılarına vurgu yapan Bakan Yumaklı, bu satıcılar için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almaya gerek olmadığını, gerekli izinlerin yerel yönetimlerin yetkisinde bulunduğunu belirtti. "Belediyelerin izin vermediği hiçbir yerden gıda satışı yapılamaz. Ayrıca izinsiz olarak satış yapan yerler kapatılacak. Bakanlık, belediyelerden izin almış seyyar satış yerlerini sürekli ve risk bazlı denetleyecek" diye ekledi. “AÇIKTA SATILAN GIDANIN HİJYEN RİSKİ YÜKSEK” Bakan Yumaklı, açıkta satılan ürünlerin hijyen koşullarının genellikle sağlanmadığına dikkat çekerek, "Özellikle seyyar satıcılar, festivaller ve günübirlik etkinliklerde bu risk daha da büyüyor. Alışveriş sırasında son tüketim tarihi, tavsiye edilen tüketim tarihi, parti numarası ve işletmenin onay numarasını kontrol edin. Eğer bu bilgiler eksikse, ürün güvenilir değildir." dedi. https://twitter.com/ibrahimyumakli/status/1991156969063739415 Vatandaşların şüpheli durumları ALO 174 Gıda Hattı veya güvenilirgida.gov.tr adresinden bildirebileceğini belirten Bakan Yumaklı, her ihbarın titizlikle değerlendirileceğini ve doğru çalışan üretici ile satıcıların genelleme yapılarak suçlanmasının yanlış olduğunu ifade etti. "Güvenilir gıda bizim olmazsa olmazımızdır" diyen Bakan Yumaklı, "Hem denetimlerle hem de vatandaşlarımızın dikkatiyle bu güveni beraber sağlayacağız” şeklinde konuştu. Denetim seferberliğinin hız kazandığı, özellikle riskli görülen sokak lezzeti satış noktalarında ilk sonuçların kısa süre içinde alınacağı belirtildi.

Zirai İlaç Satışı Reçeteli Oluyor: B-Reçete Uygulaması Haber

Zirai İlaç Satışı Reçeteli Oluyor: B-Reçete Uygulaması

​Tarım Bakanı Yumaklı Duyurdu: Zirai İlaç Satışında "B-Reçete" Dönemi Başlıyor ​Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, gıda güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak ve tarımsal üretimde izlenebilirliği sağlamak amacıyla zirai ilaç satışı konusunda devrim niteliğinde bir değişikliğe gidildiğini açıkladı. Bakan Yumaklı'nın kamuoyu ile paylaştığı yeni düzenlemeye göre, "Bitki Reçetesi" (B-Reçete) adı verilen model hayata geçiriliyor ve bu sistemle birlikte üreticilerin bayilerden diledikleri miktarda zirai ilaç almaları dönemi resmen kapanıyor. Yapılan açıklamalar, zirai ilaçların artık tıpkı eczanelerdeki ilaç satış sistemine benzer şekilde, sadece reçete karşılığında ve ihtiyaç duyulan miktar kadar temin edilebileceğini gösteriyor. ​Zirai İlaç Satışı ve Bitki Reçetesi Uygulaması ​Bakanlığın uzun süredir üzerinde çalıştığı ve pilot uygulamalarına belirlenen bölgelerde başlanan B-Reçete modeli, zirai ilaç satışı süreçlerini tamamen dijital bir zemine oturtmayı hedefliyor. Bakan Yumaklı'nın ifadelerine göre, bu yeni sistemde üreticiler kafalarına göre veya alışkanlıklarına dayalı olarak zirai ilaç temin edemeyecekler. Bunun yerine, arazinin büyüklüğü, yetiştirilen ürünün türü ve bitkinin ihtiyacı olan dozaj teknik olarak belirlenecek ve bu verilere dayalı bir reçete oluşturulacak. ​Sistemin işleyişi, gıda güvenliği zincirinin "tarladan sofraya" uzanan halkasında kritik bir denetim mekanizması kuruyor. Üretici bayiye gittiğinde, sistemde tanımlı olan reçetesi üzerinden işlem yapacak. Örneğin, tarlanın ihtiyacı 10 birim ilaç ise, üreticinin 15 birim ilaç almasına sistem izin vermeyecek. Bu sınırlama, hem gereksiz kimyasal kullanımının önüne geçilmesini sağlayacak hem de üreticinin maliyetlerini düşürerek ekonomik bir katkı sunacak. NewsTurk editörlerinin derlediği bilgilere göre, bu uygulama önümüzdeki yıl itibarıyla Türkiye genelindeki tüm illerde yaygınlaştırılacak. ​Gıda Güvenliği İçin Dijital Takip ve Denetim ​Bakan Yumaklı'nın vurguladığı bir diğer önemli nokta ise zirai ilaç satışı ve kullanımının dijital ortamda anlık olarak takip edilmesidir. Bitki Koruma Ürünleri Takip Sistemi (BKÜTS) ve karekod uygulamaları sayesinde, bir ilacın fabrikadan çıktığı andan tarlada kullanıldığı ana kadar olan tüm serüveni kayıt altına alınıyor. Bu dijital izlenebilirlik, piyasadaki sahte ve kaçak ürünlerin tespit edilmesini kolaylaştırırken, aynı zamanda insan sağlığını tehdit eden pestisit kalıntısı sorunuyla da etkin bir mücadele imkanı tanıyor. ​Rapolara göre, Türkiye'de zirai ilaç kullanımı son üç yılda alınan tedbirler ve biyolojik mücadele yöntemlerinin teşvikiyle yüzde 35 oranında azaltılmış durumda. Bakanlık, B-Reçete sistemi ile bu oranı daha da iyileştirmeyi ve Avrupa Birliği standartlarının ötesinde bir gıda güvenliği seviyesi yakalamayı hedefliyor. Özellikle ihracata giden ürünlerde pestisit kaynaklı geri dönüşlerin (bildirimlerin) son yıllarda yüzde 54 oranında azalması, yürütülen bu sıkı politikaların başarısını kanıtlar nitelikte. ​Pestisit Kalıntısına Karşı Sıfır Tolerans ​Yeni düzenleme sadece satış aşamasını değil, aynı zamanda bilinçsiz kullanımı da engellemeyi amaçlıyor. Bakan Yumaklı, "sofralardaki zehir" olarak adlandırılan pestisit kalıntılarıyla mücadelede kararlı olduklarını belirterek, reçeteli satışın bu mücadelenin en önemli ayağı olduğunu ifade etti. Reçetesiz ve kayıtsız zirai ilaç satışı yapan veya sahte ürün bulunduran işletmelere yönelik denetimlerin sıkılaştırıldığı, mevzuata aykırı davrananlara ise ağır idari para cezalarının ve belge iptallerinin uygulanacağı belirtiliyor. ​Uzmanlar, bu sistemin tam anlamıyla oturmasıyla birlikte Türkiye tarımında "kontrolsüz ilaç kullanımından kontrollü reçete dönemine" geçişin tamamlanacağını öngörüyor. Ayrıca Bakanlık, vatandaşları da bu sürecin bir parçası olmaya davet ederek, geliştirilen mobil uygulamalar üzerinden gıda güvenliğine dair uygunsuzlukların anlık olarak bildirilmesini teşvik ediyor. Bu sayede her vatandaşın "gönüllü gıda denetçisi" gibi rol alabileceği şeffaf bir denetim ağı oluşturulması hedefleniyor.

Türkiye Katar anlaşmaları savunma ve ticareti kapsıyor Haber

Türkiye Katar anlaşmaları savunma ve ticareti kapsıyor

Türkiye Katar anlaşmaları Doha'da imzalandı: 4 kritik imza Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Devleti arasındaki stratejik ortaklık, başkent Doha'da atılan yeni imzalarla daha da pekiştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin bir araya geldiği ziyaret, kritik öneme sahip yeni Türkiye Katar anlaşmaları ile sonuçlandı. 22 Ekim 2025 tarihinde Emirlik Divanı'nda gerçekleştirilen 11. Yüksek Stratejik Komite toplantısının ardından, iki liderin huzurunda çeşitli alanlarda işbirliğini derinleştiren 4 önemli metin imzalandı. Bu gelişmeler, iki ülkenin bölgesel konulardaki yakın koordinasyonunu ve ekonomik bağlarını güçlendirme kararlılığını bir kez daha teyit etti. ​Doha'da Stratejik Diyalog: Liderler Zirvesi Güncel ziyaret, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez turunun önemli bir durağı olarak kayıtlara geçti. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından Emirlik Divanı'nda resmi törenle karşılandı. İki lider, heyetler arası görüşmelere başkanlık etmeden önce basına kapalı bir baş başa görüşme gerçekleştirdi. Raporların ortak görüşü, bu görüşmede ikili ilişkilerin tüm boyutlarının yanı sıra, Gazze'deki durum başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de kapsamlı bir şekilde ele alındığını gösteriyor. Liderlerin, özellikle bölgesel istikrarın korunması yönündeki ortak iradelerini vurguladıkları ifade ediliyor. ​Baş başa görüşmenin tamamlanmasının ardından, iki lider heyetler arası görüşmelere başkanlık etti. Bu oturumda, ilgili bakanlar ve üst düzey yetkililer de hazır bulundu. Görüşmelerin ana gündem maddesini, iki ülke arasındaki mevcut işbirliğinin daha da ileriye taşınması ve yeni ortaklık alanlarının belirlenmesi oluşturdu. ​Yeni Türkiye Katar Anlaşmaları ve Kapsamları ​Liderlerin baş başa görüşmesinin ardından, 11. Yüksek Stratejik Komite toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının en somut çıktısı, iki ülke arasında imzalanan yeni Türkiye Katar anlaşmaları oldu. Raporların ortak görüşü, toplam dört belgenin imzalandığını gösteriyor. Bu belgeler, iki ülke arasındaki işbirliğini spesifik alanlarda ileriye taşımayı hedefliyor. ​İmzalanan metinler arasında en çok dikkat çekenlerden biri, "Savunma Sanayi Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı" oldu. Bu zaptın, iki ülkenin savunma kapasitelerini geliştirmeye yönelik ortak projeler ve teknoloji transferi gibi konuları içerdiği düşünülüyor. Ankara ve Doha'nın bu alandaki mevcut güçlü işbirliğinin, bu yeni mutabakat ile daha da kurumsal bir zemin kazandığı belirtiliyor. ​Ekonomik alanda ise, "Ticaret Bakanlığı ile Katar Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Arasındaki Ortak Bakanlar Açıklaması" imzalandı. Bu metin, karşılıklı ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için atılacak adımları içeriyor. Her iki ülke de ekonomik çeşitlendirme hedefleri doğrultusunda birbirlerini kilit ortaklar olarak görüyor. ​Üçüncü önemli belge olarak, "Stratejik Kalkınma Planlamasının Çeşitli Alanlarda İşbirliğine ve Tecrübe Paylaşımına İlişkin Mutabakat Zaptı" öne çıktı. Bu anlaşma, iki ülkenin strateji ve bütçe planlamasından sorumlu kurumları arasında doğrudan bir diyalog ve tecrübe paylaşım mekanizması kurulmasını amaçlıyor. Bu, iki yönetimin uzun vadeli vizyonlarını uyumlaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. ​Doğrulanan bilgilere göre, bu üç spesifik anlaşmaya ek olarak, toplantının genel sonuçlarını ve gelecek döneme ilişkin yol haritasını belirleyen "Yüksek Stratejik Komite 11. Toplantısı Ortak Bildirisi" de liderler tarafından imzalandı. Böylece, toplam imza sayısının dört olduğu farklı kaynaklarca da teyit edilmiş oldu. Yüksek Stratejik Komite: Kurumsallaşan İlişkilerin Motoru ​Bu yıl 11.'si düzenlenen Yüksek Stratejik Komite (YSK) toplantıları, Türkiye-Katar ilişkilerinin omurgasını oluşturmaktadır. 2014 yılında kurulan bu mekanizma, iki ülke arasındaki ilişkileri "stratejik ortaklık" seviyesine taşıyan en önemli platformdur. YSK, her yıl dönüşümlü olarak iki ülkenin başkentlerinde, en üst düzeyde (devlet başkanları seviyesinde) toplanır. ​Bu toplantılar sayesinde, bakanlıklar ve ilgili kurumlar arasında yıl boyunca yürütülen teknik çalışmaların sonuçları gözden geçirilir ve siyasi irade tarafından onaylanır. Bugüne kadar bu toplantılar vesilesiyle onlarca anlaşma imzalanarak, ilişkilerin yasal ve kurumsal altyapısı sağlamlaştırılmıştır. Gerçekleştirilen 11. toplantı, bu başarılı mekanizmanın kesintisiz ve güçlü bir şekilde devam ettiğini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Gelecek Vizyonu: Türkiye Katar Anlaşmaları Neyi Hedefliyor? ​İmzalanan son Türkiye Katar anlaşmaları, sadece mevcut durumu pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğe yönelik ortak bir vizyonu da ortaya koyuyor. Özellikle stratejik planlama ve savunma sanayi gibi alanlarda atılan imzalar, işbirliğinin geleneksel ticaretin ötesine geçtiğini, teknoloji ve bilgi birikimi paylaşımını da içeren derin bir boyuta ulaştığını göstermektedir. ​İki ülkenin de uluslararası alanda daha proaktif ve bağımsız politikalar izleme hedefleri bulunuyor. Bu bağlamda, Türkiye Katar anlaşmaları karşılıklı bir "kazan-kazan" stratejisi olarak görülüyor. Enerji, gıda güvenliği, turizm ve finans gibi alanlarda da mevcut işbirliğinin bu yeni ivmeyle daha da artması beklenmektedir. Liderlerin sergilediği tam uyum ve imzalanan metinler, Ankara-Doha hattındaki stratejik ittifakın önümüzdeki yıllarda da bölgesel denklemlerde belirleyici bir rol oynamaya devam edeceğine işaret ediyor. Bu ziyaret, ikili ilişkilerin sadece konjonktürel olmadığını, köklü ve kalıcı bir temele oturduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

​Zafer Partili Mahmut Kara'dan İklim Yasası Açıklaması Haber

​Zafer Partili Mahmut Kara'dan İklim Yasası Açıklaması

Zafer Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Mahmut Kara, yaptığı basın açıklamasında İklim Yasası Dayatması olarak nitelendirdiği düzenlemelerin Türkiye'nin egemenliğine, ekonomisine ve refahına yönelik ciddi tehditler barındırdığını ifade etti. Kara, "çevreyi koruma" başlığı altında sunulan bu yasaların, Türk milletinin sırtına ağır yükler bindirmeyi amaçlayan küresel bir projenin parçası olduğunu savundu. ​Mahmut Kara, açıklamasına göre, iklim düzenlemeleri adı altında Türkiye'nin kömür ve linyit gibi yerli ve milli enerji kaynaklarını kullanmasının engellenmek istendiğini belirtti. Bu durumun sanayi üretim maliyetlerini artırarak Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü zayıflattığını vurgulayan Kara, "Kendi kaynaklarımızla daha ucuza enerji üretebilecekken, ülkemizin pahalı ve ithal teknolojilere mahkûm edilmesi, ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerimizi baltalamaktadır," ifadelerini kullandı. Enerji üretimine getirilen kısıtlamaların elektrik, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarına zam olarak yansıyacağını ve hayat pahalılığını körükleyeceğini de sözlerine ekledi. Mahmut Kara'ya Göre İklim Yasası Dayatması ve Ulusal Güvenlik Riskleri ​Açıklamasında tarımsal üretimin de hedef alındığını belirten Mahmut Kara, mazot ve gübre gibi temel girdilere getirilmesi planlanan karbon vergilerinin çiftçiyi üretimden koparacağını ve Türkiye'yi gıda güvenliği alanında dışa bağımlı hale getireceğini iddia etti. Bu politikaların sanayisizleşme ve işsizlik tehlikesini beraberinde getirdiğini ifade eden Kara, maden ve ağır sanayi tesislerinin kapatılmasıyla on binlerce kişinin işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Dayatılan yasaların, Türkiye'nin enerji ve sanayi politikalarını belirleme hakkını ulusötesi kurullara devrederek milli egemenliği tehdit ettiğini savundu. Kara, ayrıca "karbon ayak izi" gibi gerekçelerle vatandaşların seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasının planlandığını ve bu yasalardan ABD Rusya ve Çin gibi ülkelerin kendileri bu yasadan çekilip Türkiye gibi ülkelere dayatarak çifte standart uyguladığını ve kendilerine daha fazla bağımlı hale getirdiğini belirtti. ​Zafer Partisi'nin çözüm yoluna da değinen Kara, çevreyi korumanın yolunun milli kaynakları yok etmekten değil, bu kaynakları milli teknolojiyle, akılcı ve tam bağımsız bir anlayışla kullanmaktan geçtiğini vurgulayarak, "Türk milletinin refahına ve geleceğine ipotek koyacak bu küresel dayatmalara ve kirli oyunlara asla boyun eğmeyeceğiz," dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.