© 2025 Newsturk.net – Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan haber, yazı, fotoğraf, video ve diğer tüm içerikler Newsturk.net’e aittir. İzinsiz kullanılamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Newsturk.net, doğru, tarafsız ve ilkeli habercilik anlayışıyla Basın Meslek İlkeleri’ne uymayı taahhüt eder.
Ziyaretçilerimizin kişisel verileri, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında gizli tutulur ve korunur. Detaylı bilgi için KVKK Aydınlatma Metni, Kullanım Koşulları ve Gizlilik Politikası sayfalarımızı inceleyebilirsiniz.
📧 İletişim: iletisim@newsturk.net -
Copyright© 2006-2025 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Levent Sevik
Müsilaj Gerçeği ve Kurtuluş Yolları
MÜSİLAJ (Hazırlayan Dr. Mehmet Levent Sevik, Uzman Antropolog)
Marmara Denizi neden kirleniyor? Marmara Denizi evsel ve endüstriyel atık suların deşarjları, tarımsal faaliyetler, gemi atık suları ve insan duyarsızlığı gibi temel nedenlerden dolayı kirlenmektedir. Bununla birlikte gerçek sorun; bu deniz çevresinde yaşayan insanların kendilerini sorunun bir parçası olarak görmeme eğiliminde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu niteliklere eğitimsizlik de eklendiğinde sadece bugünü düşünen bir yaşam biçimi ortaya çıkmakta ve ne yazık ki bu umursamaz ve salt tüketici yaşam biçimi giderek normalleşmektedir. Denizin nimetleri ile geçinen balıkçıların genel tavırları ise sorunun en yaşamsal yanını oluşturmakta, bilinçsiz balık avcılığı ve günlük ekonomik kaygılar başta müsilaj olmak üzere pek çok soruna yol açmaktadır.
Kirlenme Unsurları
1- Kıyılarda ve denizi besleyen akarsulardan taşınan evsel atıklar
2- Endüstriyel ve tarımsal atıklar
3- Kıyı dolguları
4- Betonlaşma
5- Kanalizasyon gibi boşaltım faaliyetleridir.
6- Gemilerden kaynaklanan kirlilik,
7- Balıkçılıktan kaynaklanan kirlilik (hayalet ağlar)
8- Deniz dibini tarama faaliyetleri (trol avcılığı)
Ekosistemde önemli hasarlara yol açan kirlilik başta Marmara Denizi balıkçılığı olmak üzere zincirleme olarak bütün ekosistemi olumsuz yönde etkilemektedir. Yukarıdaki fotoğraf Nilüfer Çayına aittir ve bu çay tıpkı Biga Çayı gibi Marmara Denizine dökülmektedir. Fotoğraftan da açıkça görüldüğü gibi, sudaki kirlenmedir son derece barizdir ve ne yazık ki Nilüfer Çayı hala hoyratça kirletilmektedir. Kirlilikteki en büyük payın tekstil ve diğer sanayi alanları olduğu bilinmektedir. Kirliliğin bir diğer önemli sonucu ise ‘’Müsilaj’’ adı verilen oluşumdur. Müsilaj, aslında hemen hemen tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilen kalın, yapışkan bir maddedir. Denizin kendi doğal ekolojik dengesi ve mikro canlı yapısı değişmediği sürece müsilaj sorunu bir şekilde yine denizin kendisi tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Balıkçılar arasında denizin salyası olarak nitelenen müsilaj eğer önlem alınmazsa bir müddet sonra etki alanını genişletmekte, hem ekonomik hayata hem de doğal yaşama zarar vermektedir.
Biyolojik olarak müsilaj nedir
1- Fitoplanktonlar denizdeki besin zincirinin en altında fotosentez yapan canlı birimlerdir. Ortamda bulunan besin maddeleri azot, fosfor ve karbondioksit, fitoplanktonlar tarafından güneş enerjisi yardımıyla organik maddeye yani biyokütleye dönüştürülür, buna birincil üretim denir.
2- Zooplanktonlar fitoplanktonlarla beslenirler ve denizlerdeki ikincil biyokütle oluşumundan sorumludurlar.
3- Besin zincirinin son halkalarında ise balıklar, kuşlar ve memeliler vardır. Üst sularda birincil ve ikincil üretimle oluşan organik madde, Partikül Organik Madde (POM) havuzunun en önemli bileşenleridir (canlı /ölü hücreleri ve atıkları ile).
POM yani Partikül Organik Madde alt sulara çöker ve burada bakteriler tarafından ayrıştırılıp yeniden besin maddelerine dönüşür. Bu ayrıştırma sırasında oksijen kullanılır.
Üst sularda üretilen POM miktarı çok artarsa alt sularda oksijen tükenmeye başlar.
Müsilaj işte bu dengenin bozulması sonucu oluşan biyolojik kaosun adıdır.
Yukarıdaki fotoğraf 2023 yılında Mudanya Arnavutköy marinada çekilmiştir ve müsilajın kapladığı alan teknelerin hareketine izin vermeyecek kadar büyüktür.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi - Denizcilik Fakültesinden, Kıymetli hocamız Prof.Dr. Mustafa Sarı , Marmara denizinde balık çeşitliliğinde %25 oranında azalma olduğunuBizim daha çok avladığımız hamsi, istavrit, kolyoz, lüfer, sardalya gibi türlerin miktarında yüzde 20 civarında azalma oluşmuş durumdadır. Türlerin hem sayısında hem miktarlarında hem de biyokütlesinde yüzde 100’e yakın artışlar söz konusu.”
Öte yandan köpek balığı, vatoz gibi türlerin hem sayısında hem miktarlarında hem de biyokütlesinde yüzde 100’e yakın artışlar söz konusu.” Hamsi, istavrit, lüfer ve sardalya gibi pelajik (yüzeye yakın) balıklarda gözlenen azalmanın müsilajla birlikte aşırı avcılığa da bağlı olabileceği değerlendirmesinde bulunan Sarı, avcılığı yapılan dip balıklarıyla köpek balığı ve vatozlardaki artışın müsilaj sonrası dönemde dip bölgede azalan çözünmüş oksijenle ilişkilendirilebileceğini ifade etti.
Arnavutköy Barınağının dron ile çekilen havadan görüntüsü, sorunun boyutunun anlaşılabilmesi adına önemlidir.
Mudanya da Balıkçıların ağlarının son durumu, balık yok musilaj var.
Durum Tespiti
1- Bir ekosistemin direnci ve sağlığı barındırdığı canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkileri yani besin ağı ve habitat yapısıyla ilişkilidir.
2- Marmara Denizi diğer denizlerimizden çok daha küçük yüz ölçüme sahip olmasına rağmen Türkiye balıkçılığındaki payı % 10-15 arasında değişmektedir .
3- İnsan kaynaklı nedenler, balık stoklarının yaklaşık son 30 yıldır sert düşüşler ve dalgalanmalar göstermesine yol açmıştır.
4- Marmara Denizi’nde ilk kez 2007’de görülen ve oldukça yüksek alanlara yayılan müsilaj olayı; yarattığı görsel kirliliğin yanı sıra üst pelajik sistemi doğrudan etkilemiş ve bununla birlikte özellikle balık ağlarının tıkanması sonucu Marmara Denizi balıkçılığına ciddi ekonomik zararlar vermiştir .
Yukarıdaki grafik incelendiğinde balıkların artık Marmara Denizinde nefes alacak yer bulamadığı görülür. Bu durum İse yerel türlerin azalmasına veya yok olmasına neden olurken, istilacı yabancı türlerin yaşam ortamı bularak çoğalmasına neden olur. Oysa istilacı türlerin hiçbir ekonomik değeri olmadığı gibi, yerel türleri yok etmesi nedeniyle son derece zararlıdırlar.
Marmara Denizinin Yeni İstilacı Türleri
Kaplan Balığı
Balon balığı
Aslan Balığı
ÖNLEMLER
1- Marmara Denizi’nin sağladığı çeşitli habitat özellikleri ve bütünüyle bir göç yolu oluşturmasının verdiği avantajlar nedeniyle, diğer denizlere oranla oldukça küçük avcılık sahasına rağmen, bu denizin kıyılarında yaklaşık 3500 balıkçı teknesi balıkçılık faaliyetleri yürütmektedir. Bu filo, kıyı şeridinde ve bazı adalarda yaklaşık 60 kooperatife dağılmış 2500 küçük ölçekli ve 110 yarı endüstriyel tekneyi (gırgır) içermektedir. Ayrıca, bilinmeyen sayıda sportif amaçlı balıkçı teknesi bulunmaktadır. Bu sayı böyle bir deniz için çok fazladır ,mutlaka azaltılmalıdır.
2- Hedeflenen türler bakımından balıkçı filosu tek tür üzerinden değil birden çok türün hedeflendiği ve birden çok av aracının kullanıldığı belirlenmiştir. ( çok gelişmiş radar teknolojileri ve çok küçük ağ sistemleri) Bunun da mutlaka önüne geçilmelidir. Çünkü plansız avcılık, en üst segmentte yaşayan ve müsilaj ile beslenen balık sayısı ve çeşitliliğini yok ederek doğal beslenme zincirini bozmaktadır.
3-Balıkçılık yönetiminden sorumlu otorite, tüm filoyu bileşenlerine ayırarak sektörü tam olarak tanımlamadığı için kaynakların kullanımında net bir ayrım yoktur ve bir tekne tarafından karaya çıkarılabilecek av miktarlarında herhangi bir sınır bulunmamaktadır. (Denetleme yetersizliği bulunmaktadır.
4- Marmara Denizine kıyısı olan bütün il ve ilçelerin kanalizasyon alt yapısının değiştirilmesi, modern hale getirilmesi ve denetlenmesi gerekmektedir. Böylelikle kanalizasyonların Marmara Denizine deşarj edilmesi önlenmiş olacaktır.
5- Akarsuların kirletilmesinin önüne geçilmesi son derece önemlidir. Marmara denizine akan Ergene nehri, Sakarya nehri, Susurluk, Meriç, Biga ve Nilüfer deresi başta olmak üzere akarsuların kesinlikle ıslah edilmesi gerekmektedir. Bunun için akarsuları kirleten tesis ve fabrikalara uygulanacak yaptırım caydırıcı olmalı. ‘’Cezayı öderim, kirletmeye devam ederim’’ mantığında olmamalıdır.
6- Halkı bilinçlendirme çalışmalarına çok önem verilmeli, her yaştaki okul çocuklarından başlayarak uygulamalı eğitimler verilmelidir.
7- Denizlerimizde deniz tabanındaki yosun, midye, pina, deniz, hıyarı gibi doğal deniz süzgeci görevini yapan doğal yaşam alanlarına zarar veren (Trol) gibi uygulamaları bitirecek politikalar uygulanmalı.
8- Denizlerdeki avcılık yasaklarının uygulandığı tarihleri dahada uzatmalı, yasal boyutuna ulaşamayan balıkların ticari anlamda yakalanması mutlaka önlenmelidir.
.9-Müsilaj konusunda Kamuoyu oluşturacak çalışmalar yapmak.
a-)Basın yoluyla
b-)Reklam yoluyla. ( afiş, pankart, duyuru, ilan vb.)
c-) Özellikle gençlerin yer alacağı projeler üreterek kamuoyunun dikkatini çekecek girişimlerde bulunmak.
d-)Slogan veya resim yarışmaları gibi aktiviteler düzenleyerek kamuoyu oluşturmak, bunun yanı sıra özellikle ulusal basının dikkatini çekecek kampanyalar düzenleyerek ulusal düzeyde öncülük yapmak.
10-Çevre gönüllüleri oluşturmak ve bu kişilerin sürekli olarak sayısını arttırıcı girişimler geliştirmek. Örneğin Toplu temizlik günleri ( genç temizlik, emekliler günü vb.) düzenlemek, mahalle komiteleri vasıtasıyla örgütlenmek.