>G-T1PWPZ8J68
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Semalarımızda "Sessiz Prova"

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2025 14:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2025 14:29

Semalarımızda “Sessiz Prova”: Düşen İHA’lar Bize Ne Anlatıyor?

Son günlerde Türkiye semalarında ve topraklarında yaşanan insansız hava aracı (İHA) olayları, artık “münferit teknik arıza” söylemiyle geçiştirilemeyecek bir tablo ortaya koymaktadır. Karadeniz’de gemilere yönelik saldırılar, Ankara üzerinde düşürülen bir İHA, Kocaeli İzmit’te bulunan ve Balıkesir’de düştüğü iddia edilen diğer insansız hava araçları… Tüm bu gelişmeler bir araya getirildiğinde karşımıza tek bir soru çıkıyor: Neler oluyor?

Ankara üzerinde tespit edilip düşürülen İHA, hava sahamıza yönelik bir ihlalin açık göstergesiydi. Bu olay, Türkiye’nin hava savunma refleksinin hâlâ çalıştığını gösteren önemli bir müdahaleydi. Ancak hemen ardından yaşanan Kocaeli ve Balıkesir olayları, bu tabloya farklı ve daha düşündürücü bir boyut ekledi.

Kocaeli İzmit’te düşen İHA’nın, düştükten tam üç gün sonra kamuoyuna yansıması, üstelik olayın köylülerin durumu fark edip haber vermesiyle ortaya çıkması, ciddi soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. İHA’nın otomatik sensörler, radar ağları ya da erken uyarı sistemleri yerine, tamamen sivil ihbarla tespit edilmesi şu soruyu zorunlu kılıyor:

Bu bir sistem zafiyeti midir, yoksa sistemin devreye sokulmaması mıdır?

Burada altı çizilmesi gereken teknik bir ayrım vardır. Türkiye’nin radar ve hava savunma altyapısı, yüksek irtifa ve hızlı platformlar için oldukça güçlüdür. Ancak düşük irtifada, yavaş hızla uçan, küçük radar kesit alanına sahip keşif İHA’ları; klasik hava savunma mimarilerinde “zor hedef” kategorisinde yer alır. Bu tür platformlar çoğu zaman elektronik harp, pasif radar veya entegre hava savunma katmanlarıyla tespit edilir. Eğer bu İHA’lar gerçekten gözden kaçtıysa, bu durum hava savunmasının doğasına ilişkin bir zayıflığa değil, entegrasyon ve alarm eşiklerine işaret eder.

Öte yandan, İzmit ve Balıkesir’de bulunan İHA’ların, askeri literatürde sıkça kullanılan bir görev profiline işaret ettiği de göz ardı edilmemelidir. Bu tip insansız araçlar çoğunlukla:

• Radar ve haberleşme sistemlerinin tepkisini ölçmek,

• Hangi bölgelerde algılama boşluğu olduğunu görmek,

• Hava savunma reaksiyon sürelerini analiz etmek amacıyla ön keşif (pre-reconnaissance) görevlerinde kullanılır.

Yani bugün “düşen” bu İHA’lar, yarın yaşanabilecek daha büyük bir saldırının sessiz provası olabilir mi? Bu soru artık paranoya değil, askerî aklın sorması gereken meşru bir ihtimaldir.

Karadeniz’de artan askeri hareketlilik, deniz hedeflerine yönelik saldırılar ve Türkiye’nin stratejik konumu birlikte değerlendirildiğinde; bu İHA’ların yalnızca kaybolmuş ya da arızalanmış araçlar olduğu iddiası giderek zayıflamaktadır. Asıl mesele, bu olayların tek tek değil, bütüncül bir güvenlik perspektifiyle ele alınıp alınmadığıdır.

Bugün sormamız gereken asıl soru şudur: Bu İHA’lar neden düştü değil, neden bu kadar rahat uçabildi? Cevap ise teknik raporlardan ziyade, yerli savunma sanayimizin (HİSAR, SİPER vb.) bu tip mikro-tehditlere karşı ne kadar entegre edildiğinde ve alınacak kararlı siyasi-askeri tedbirlerde gizlidir. Çünkü hava sahası güvenliği sadece düşürmekle değil; önceden görmek ve tam caydırıcılıkla sağlanır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.