Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Resmi Dil Türkçe

NEWSTURK - Resmi Dil Türkçe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Resmi Dil Türkçe haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Osmanlı mı Türk mü ? İşte Belgelerle Cevaplar Haber

Osmanlı mı Türk mü ? İşte Belgelerle Cevaplar

Osmanlı mı Türk mü ? Osmanlı padişahları ne demişler ? Osmanlı mı Türk mü ? sorusunun belgelerle analizi Osmanlı mı Türk mü ? sorusu, tarihsel kimlik, terminoloji ve devlet adlandırmaları üzerine yürütülen akademik tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Bu çalışma, Osmanlı döneminde devletin ve hükümdarların kendi resmi belgelerinde "Osmanlı" kelimesini kullanıp kullanmadığını belgelere dayanarak incelemektedir. Ayrıca, dönemin uluslararası antlaşmalarında devletin hangi adla yer aldığına dair arşiv belgelerine dayanarak değerlendirme yapılacaktır. I. Osmanlı Sultanları ‘Osmanlı’ Kelimesini Kullanmadı Osmanlı hükümdarlarının kendi dönemlerinde "Osmanlı" ifadesini kullanmadığı, mevcut fermanlar, beratlar, vakfiye kayıtları ve resmi yazışmalarla açıkça görülmektedir. Arşiv belgelerinde geçen devlet ünvanları genellikle şu şekildedir: Devlet-i Aliyye Memalik-i Mahruse-i Şahane Saltanat-ı Seniyye Hükümet-i Türkiye (yabancı kaynaklarda: The Turkish Empire) Bu belgede açıkça şunlar yazmaktadır; “Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye” ifadesi, bu belgede geçen tek yerde Osmanlı adının kullanıldığı kısımdır. Ancak bu ifade Hanedanın tanımı olup bir milleti temsil etmemektedir, anayasanın iç metninde devletin adı açıkça “Türkiye”, dili de “Türkçe” olarak tanımlanır. Anayasanın 18. maddesinde, devletin resmi dili “Türkçedir” ifadesi açıkça yer alır. II. Osmanlı Anayasası: Resmî Dil Türkçedir 1876 tarihli Kanun-i Esasi’nin 18. maddesi, devletin resmi dili konusundaki yaklaşımı net biçimde ortaya koymaktadır: *Orijinal metin: "Devletin resmî lisanı Türkçedir. Memurîn-i Devletin bu lisana vukufu şarttır." *Modern Türkçesi: "Devletin resmî dili Türkçedir. Devlet memurlarının bu dili bilmesi zorunludur." 1. Görselin Sol Bölümü – Kapak Sayfası Osmanlıca Metin (Kapakta): قانون اساسى قانون اساسى به دار شرعى طور ابن خط حاوى عدالت مجموع شاهانه صورت ترتيب يدر İstanbul – مطبعه آميرا كامل Günümüz Türkçesiyle: Kanûn-ı Esâsî (Anayasa) “Kanun-i Esasi, şer’î esaslara uygun olarak hazırlanmış, adaletli bir padişah düzenlemesi şeklidir.” Basım yeri: İstanbul – Matbaa-i Âmire-i Kâmil 2. Görselin Orta Bölümü – Madde Metni Yakınlaştırılmış bölümde anayasanın metninden bir kısım yer alıyor. Belirgin şekilde okunan cümle: Osmanlıca: دولت عليه نين رسمي لسانى تركجه دير Modern Türkçesi: Devlet-i Aliyye’nin resmî lisanı Türkçedir. Bu cümle, Kanun-i Esasi’nin 18. maddesine aittir ve devletin resmi dilinin açıkça Türkçe olduğunu belirtir. 3. Görselin Sağ Bölümü – Anayasanın İlk Maddeleri Bu sayfa Kanun-i Esasi’nin ilk maddelerinden bazılarını içermektedir. Başlık: قانون اساسى — Kanûn-ı Esâsî ممالك دولت عثمانيه — Memâlik-i Devlet-i Osmaniye (Osmanlı Devleti’nin Memleketleri / Toprakları) Metinden alıntı (örnek): دولت عليه نين حقوقى اساسى بنى نوعى اسلاميتك شعائر دينيه محفوظ اولماق و هر كسه آزادى وجدان تملكه اولماق اركانينى مزيد تقويت و دولت عليه نين قدر و شرفى محفوظ اولماق و عدالت مظاهرينى مجراى عمل اولماق دركندير Modern Türkçesiyle: “Devlet-i Aliyye’nin temel hakları İslamiyet’in dini esaslarının korunması, herkesin vicdan özgürlüğüne sahip olması, devletin şeref ve itibarıyla adaletin esas alınmasına dayanmaktadır.” Çok uluslu yapıya rağmen devletin resmi iletişim dili olarak "Türkçe"nin tercih edilmesi, dönemin yöneticileri nezdinde devletin adlandırılmasında da "Türk" kimliğinin öne çıktığını göstermektedir. Ayrıca; Arnavutluk'taki 1871 ayaklanması, Tanzimat sonrası Osmanlı merkezileşme politikalarının Arnavut beyleri üzerinde yarattığı memnuniyetsizlikle patlak vermişti. Vergi yükü, askeri hizmet zorunluluğu ve yerel özerklik taleplerinin reddedilmesi isyanı tetiklemişti. İsyancılar, kendi kimliklerini camilerde görünür kılmak amacıyla hutbelerin Arnavutça okunmasını talep etmişti. II. Abdülhamid’in, bu öneriye karşı verdiği tepki oldukça netti. Şehzade Abdülhamid olarak bu dönem sarayda önemli bir yönetim deneyimi kazanmakta olan padişah, camilerde Arnavutça hutbe okunmasının dini birlik içinde devlet dili olan Türkçenin yerine başka bir dili koymak anlamına geleceğini ifade etti. Saray çevresinden gelen bilgiler ve sonradan yazılmış hatıralarda Abdülhamid’in şu gerekçelere dayandığı belirtilir: -Hutbenin sadece dini değil aynı zamanda siyasi bir beyan olduğu, -Padişah adına okunması nedeniyle devletin diliyle okunması gerektiği, -Yerel dillerin camide kullanılmasının ayrılıkçı duyguları pekiştireceği. Sonuç Olarak; 1871 Arnavutluk isyanı sırasında camilerde Arnavutça hutbe okunması talebine Sultan Abdülhamid’in karşı çıkışı, onun daha sonra uygulayacağı merkezileşme, dil birliği ve dini otoriteyi devlet kontrolünde tutma anlayışının erken bir örneği olmuştur. Camilerde sadece Türkçe hutbe okunması kararı, çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını önlemeye yönelik stratejik bir tercih olarak değerlendirilmelidir. III. Uluslararası Anlaşmalarda Osmanlı Devleti'nin Adı Osmanlı döneminde yabancı devletlerle imzalanan antlaşmalar incelendiğinde, çoğu zaman devletin "Osmanlı" değil, "Türk" kimliğiyle anıldığı görülmektedir. Bu belgelerde yer alan adlandırmalar, dönemin diplomatik dilinde devletin nasıl tanımlandığını göstermesi bakımından önemlidir. 1. Paris Antlaşması (Krım Harbi sonrası, 30 Mart 1856) Devletin Adı: "The Turkish Empire" (İngilizce metin) Konusu: Osmanlı’nın Avrupa Devletleri Topluluğu'na kabulü 2. Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878) Devletin Adı: "The Turkish Government" / "L’Empire Ottoman" Konusu: Balkanlar’daki sınır düzenlemeleri Not: Fransızca metinlerde "Empire Ottoman" yer alırken, İngilizce metinlerde ağırlıklı olarak "Turkish Government" kullanımı görülür. Haritada açıkça TURKEY yazmaktadır. 3. Ayastefanos Antlaşması (3 Mart 1878) Devletin Adı: "The Turkish Empire" Konusu: 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası şartların belirlenmesi Bu örnekler, devletin uluslararası platformda sıklıkla "Turkish Empire" olarak tanımlandığını göstermektedir. "Osmanlı Empire" ifadesi ise daha çok Batı literatüründe tarih yazımı bağlamında kullanılmaya başlanmıştır. IV. ‘Osmanlı’ İsmi Sonradan mı Geldi? Tarih yazımında kullanılan "Osmanlı" adı, esasen Batı kaynaklıdır. 18. yüzyıl sonlarında ve 19. yüzyılda Avrupa’da yazılan tarih kitaplarında "Ottoman Empire" terimi sıkça kullanılmış ve bu terim zamanla Türkçe metinlere "Osmanlı İmparatorluğu" olarak çevrilmiştir. Ancak bu adlandırma, ne Osmanlı sultanlarının kendilerini tanıttığı biçimdir ne de resmi belgelerde tercih edilmiştir. 20. yüzyıl başlarından itibaren II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi tarihçiliğiyle birlikte daha sık kullanılmaya başlanmıştır. V. Günümüzde “Osmanlıcı” Kimlik ve Yanılsamalar Günümüzde bazı çevreler, "Osmanlı" adını ideolojik bir miras olarak sahiplenmeye çalışmakta ve tarihsel gerçekliği bu çerçevede yeniden yorumlamaktadır. Ancak devletin kendi belgeleri, anayasa maddeleri ve uluslararası antlaşmalarda yer alan adlandırmalar bu sahiplenmenin tarihsel temelinin zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Sultanların kendilerini "Türk hükümdarı", devleti de "Türk Devleti" olarak tanımladıkları belgelerle sabittir. "Osmanlı İmparatorluğu mu? Türk İmparatorluğu mu?" sorusu, bu açıdan akademik bir kesinlikle yanıtlanabilir niteliktedir. Sonuç: Osmanlı mı Türk mü? Belgeler Konuşuyor Tarihsel belgeler, anayasa metinleri ve diplomatik antlaşmalar birlikte değerlendirildiğinde, Osmanlı padişahlarının devletlerine "Osmanlı" demedikleri açıkça ortaya çıkmaktadır. Devletin resmi adlandırmalarında ise "Türk" kimliği öne çıkmaktadır. Bu nedenle, tarihsel bağlamda doğruluğu belgelerle sabit olan ifade "Türk İmparatorluğu"dur. YARIN YABANCI HARİTALARDA NE GEÇİYOR ?

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.