#İngiltere Parlamentosu

İngiltere’de oy kullanma yaşı 16’ya düşürülecek

İngiltere’de oy kullanma yaşı 16’ya düşürülecek. Bu önemli karar, gençlerin demokratik sürece katılımını artırmayı hedefliyor. Yeni düzenlemeyle birlikte 16 ve 17 yaşındaki bireyler, genel seçimlerde oy kullanabilecek. İngiltere’de uzun süredir tartışılan bu değişiklik, özellikle genç kuşağın siyaset üzerindeki etkisini artırmak amacı taşıyor. İngiltere’de oy kullanma yaşı 16’ya düşürülecek düzenlemesi ne getiriyor? İngiltere hükümeti tarafından sunulan yeni seçim reform paketi kapsamında, seçmen kimlik tanımında da değişiklik yapılacak. Banka kartı, dijital kimlik belgeleri ve bazı resmi belgeler oy verme işlemlerinde kimlik olarak kabul edilecek. Bu kapsamlı reform; gençlerin, etnik grupların ve sosyal dezavantajlı kesimlerin daha kolay oy kullanmasını amaçlıyor. Başbakan Yardımcısı Angela Rayner, gençlerin çalıştığını, vergi ödediğini ve bazı durumlarda askerlik yaptığını hatırlatarak, “Bu vatandaşlarımızın da sandıkta sesini duyurması gerekir,” açıklamasında bulundu. Parlamento araştırmaları ise 16-17 yaş grubunun, 18 yaş grubuna kıyasla daha yüksek bir oy kullanma istekliliği gösterdiğini ortaya koydu. Reform paketi yalnızca yaş sınırını değil, seçim güvenliğini de kapsıyor. Kampanya finansmanı, yabancı müdahale ve tehdit içeren siyasi propagandalara karşı yeni önlemler getirilmesi planlanıyor. Otomatik seçmen kaydı sistemiyle de vatandaşların seçim listesine daha kolay dahil edilmesi hedefleniyor. İngiltere’de oy kullanma yaşı 16’ya düşürülecek kararından önce, 1969 yılında 21 olan yaş sınırı 18'e çekilmişti. Yeni değişiklik, bu yönde atılan ikinci büyük adım olarak görülüyor. Özellikle 2024 genel seçimlerinde katılımın %59,7 gibi düşük bir seviyede kalması, bu reformun temel dayanaklarından biri olarak gösteriliyor. Tasarı önümüzdeki aylarda parlamentoya sunulacak. Kabul edilmesi durumunda en geç 2029 yılında yapılacak genel seçimlerde yürürlüğe girmesi bekleniyor. İngiltere’de oy kullanma yaşı 16’ya düşürülecek olması, sadece iç siyaseti değil, tüm Avrupa’da genç seçmenlere yönelik yeni yaklaşımları da tetikleyebilir.