>G-T1PWPZ8J68
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gazze

NEWSTURK - Gazze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazze haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye Katar anlaşmaları savunma ve ticareti kapsıyor Haber

Türkiye Katar anlaşmaları savunma ve ticareti kapsıyor

Türkiye Katar anlaşmaları Doha'da imzalandı: 4 kritik imza Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Devleti arasındaki stratejik ortaklık, başkent Doha'da atılan yeni imzalarla daha da pekiştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin bir araya geldiği ziyaret, kritik öneme sahip yeni Türkiye Katar anlaşmaları ile sonuçlandı. 22 Ekim 2025 tarihinde Emirlik Divanı'nda gerçekleştirilen 11. Yüksek Stratejik Komite toplantısının ardından, iki liderin huzurunda çeşitli alanlarda işbirliğini derinleştiren 4 önemli metin imzalandı. Bu gelişmeler, iki ülkenin bölgesel konulardaki yakın koordinasyonunu ve ekonomik bağlarını güçlendirme kararlılığını bir kez daha teyit etti. ​Doha'da Stratejik Diyalog: Liderler Zirvesi Güncel ziyaret, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez turunun önemli bir durağı olarak kayıtlara geçti. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından Emirlik Divanı'nda resmi törenle karşılandı. İki lider, heyetler arası görüşmelere başkanlık etmeden önce basına kapalı bir baş başa görüşme gerçekleştirdi. Raporların ortak görüşü, bu görüşmede ikili ilişkilerin tüm boyutlarının yanı sıra, Gazze'deki durum başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de kapsamlı bir şekilde ele alındığını gösteriyor. Liderlerin, özellikle bölgesel istikrarın korunması yönündeki ortak iradelerini vurguladıkları ifade ediliyor. ​Baş başa görüşmenin tamamlanmasının ardından, iki lider heyetler arası görüşmelere başkanlık etti. Bu oturumda, ilgili bakanlar ve üst düzey yetkililer de hazır bulundu. Görüşmelerin ana gündem maddesini, iki ülke arasındaki mevcut işbirliğinin daha da ileriye taşınması ve yeni ortaklık alanlarının belirlenmesi oluşturdu. ​Yeni Türkiye Katar Anlaşmaları ve Kapsamları ​Liderlerin baş başa görüşmesinin ardından, 11. Yüksek Stratejik Komite toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının en somut çıktısı, iki ülke arasında imzalanan yeni Türkiye Katar anlaşmaları oldu. Raporların ortak görüşü, toplam dört belgenin imzalandığını gösteriyor. Bu belgeler, iki ülke arasındaki işbirliğini spesifik alanlarda ileriye taşımayı hedefliyor. ​İmzalanan metinler arasında en çok dikkat çekenlerden biri, "Savunma Sanayi Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı" oldu. Bu zaptın, iki ülkenin savunma kapasitelerini geliştirmeye yönelik ortak projeler ve teknoloji transferi gibi konuları içerdiği düşünülüyor. Ankara ve Doha'nın bu alandaki mevcut güçlü işbirliğinin, bu yeni mutabakat ile daha da kurumsal bir zemin kazandığı belirtiliyor. ​Ekonomik alanda ise, "Ticaret Bakanlığı ile Katar Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Arasındaki Ortak Bakanlar Açıklaması" imzalandı. Bu metin, karşılıklı ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için atılacak adımları içeriyor. Her iki ülke de ekonomik çeşitlendirme hedefleri doğrultusunda birbirlerini kilit ortaklar olarak görüyor. ​Üçüncü önemli belge olarak, "Stratejik Kalkınma Planlamasının Çeşitli Alanlarda İşbirliğine ve Tecrübe Paylaşımına İlişkin Mutabakat Zaptı" öne çıktı. Bu anlaşma, iki ülkenin strateji ve bütçe planlamasından sorumlu kurumları arasında doğrudan bir diyalog ve tecrübe paylaşım mekanizması kurulmasını amaçlıyor. Bu, iki yönetimin uzun vadeli vizyonlarını uyumlaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. ​Doğrulanan bilgilere göre, bu üç spesifik anlaşmaya ek olarak, toplantının genel sonuçlarını ve gelecek döneme ilişkin yol haritasını belirleyen "Yüksek Stratejik Komite 11. Toplantısı Ortak Bildirisi" de liderler tarafından imzalandı. Böylece, toplam imza sayısının dört olduğu farklı kaynaklarca da teyit edilmiş oldu. Yüksek Stratejik Komite: Kurumsallaşan İlişkilerin Motoru ​Bu yıl 11.'si düzenlenen Yüksek Stratejik Komite (YSK) toplantıları, Türkiye-Katar ilişkilerinin omurgasını oluşturmaktadır. 2014 yılında kurulan bu mekanizma, iki ülke arasındaki ilişkileri "stratejik ortaklık" seviyesine taşıyan en önemli platformdur. YSK, her yıl dönüşümlü olarak iki ülkenin başkentlerinde, en üst düzeyde (devlet başkanları seviyesinde) toplanır. ​Bu toplantılar sayesinde, bakanlıklar ve ilgili kurumlar arasında yıl boyunca yürütülen teknik çalışmaların sonuçları gözden geçirilir ve siyasi irade tarafından onaylanır. Bugüne kadar bu toplantılar vesilesiyle onlarca anlaşma imzalanarak, ilişkilerin yasal ve kurumsal altyapısı sağlamlaştırılmıştır. Gerçekleştirilen 11. toplantı, bu başarılı mekanizmanın kesintisiz ve güçlü bir şekilde devam ettiğini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Gelecek Vizyonu: Türkiye Katar Anlaşmaları Neyi Hedefliyor? ​İmzalanan son Türkiye Katar anlaşmaları, sadece mevcut durumu pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğe yönelik ortak bir vizyonu da ortaya koyuyor. Özellikle stratejik planlama ve savunma sanayi gibi alanlarda atılan imzalar, işbirliğinin geleneksel ticaretin ötesine geçtiğini, teknoloji ve bilgi birikimi paylaşımını da içeren derin bir boyuta ulaştığını göstermektedir. ​İki ülkenin de uluslararası alanda daha proaktif ve bağımsız politikalar izleme hedefleri bulunuyor. Bu bağlamda, Türkiye Katar anlaşmaları karşılıklı bir "kazan-kazan" stratejisi olarak görülüyor. Enerji, gıda güvenliği, turizm ve finans gibi alanlarda da mevcut işbirliğinin bu yeni ivmeyle daha da artması beklenmektedir. Liderlerin sergilediği tam uyum ve imzalanan metinler, Ankara-Doha hattındaki stratejik ittifakın önümüzdeki yıllarda da bölgesel denklemlerde belirleyici bir rol oynamaya devam edeceğine işaret ediyor. Bu ziyaret, ikili ilişkilerin sadece konjonktürel olmadığını, köklü ve kalıcı bir temele oturduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Arıkan: Asgari ücret en az 33 bin lira olmalı Haber

Arıkan: Asgari ücret en az 33 bin lira olmalı

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM'de yapılan Yeni Yol Partisi Grup Toplantısında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Arıkan, güncel konular arasında asgari ücret, KKTC seçimleri, terörle mücadele ve Gazze’deki durumla ilgili önemli mesajlar verdi. ANKARA (İGFA) - TBMM'nin Yeni Yol Partisi Grup Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, gündemdeki başlıkları değerlendirirken, 2026 yılı için belirlenmesi öngörülen asgari ücretin açlık sınırının altında kalmaması gerektiğini ifade ederek, "Açlık sınırını karşılamayan bir zam, gerçek bir zam değildir" dedi ve "Asgari ücretin en az yüzde 50 artışla 33 bin lira olması zorunludur, aksi herhangi bir rakam kabul edilemez" ifadesinde bulundu. https://twitter.com/mahmutarikansp/status/1980890266442633597 "KKTC'NİN TANINMASI ÖNCELİK OLMALIDIR" Konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinen Arıkan, seçim sonuçlarının hayırlı olmasını dileyerek, "KKTC’nin en önemli önceliği, öncelikle dost ülkeler olmak üzere tüm dünya tarafından tanınmasını sağlamak olmalıdır. 1974 Barış Harekatı ile elde edilen kazanımlar tartışmaya açık olamaz." şeklinde konuştu. Türkiye ile Kıbrıs’ın birbirinden ayrılması düşünülemeyeceğini belirten Mahmut Arıkan, Türkiye’nin her koşulda KKTC’nin yanında yer alması gerektiğini bildirdi. Terörden arınmış bir Türkiye için çalışmalara destek verdiklerini fakat sürecin farklı amaçlar için kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Arıkan, “Bu durumu Öcalan’ın özgürlüğüyle sınırlamak ihanettir” diyerek, "Toplumsal birliğin, kardeşliği sağlamanın amaçlandığı bu yolda gerçek kazanım bir kişinin özgürlüğü olmamalıdır" dedi. DEM Parti’nin Diyarbakır'daki yürüyüşlerinde yaşananlara da değinen Arıkan, “Emniyet güçlerine karşı 'düşman' diye bağırmak çözüm getirmez” dedi. Ayrıca, İsrail’in Gazze'de ateşkesi bozduğunu ve saldırılarına devam ettiğini vurguladı.

Yüz Binler Yollarda: Gazze'nin kuzeyine dönüş Başladı Haber

Yüz Binler Yollarda: Gazze'nin kuzeyine dönüş Başladı

Gazze'de ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte, merakla beklenen Gazze'nin kuzeyine dönüş süreci başladı. İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi'nin güneyine göç etmek zorunda kalan yüz binlerce Filistinli, ateşkesin ilk anlarından itibaren kuzeydeki evlerinin bulunduğu bölgelere doğru yola çıktı. Özellikle Gazze Şeridi'ni kuzeyden güneye bağlayan ana arter olan Salah al-Din Caddesi üzerinde yoğun bir insan hareketi gözlemlendi. Yanlarına alabildikleri az sayıdaki eşyalarıyla yayan olarak yola çıkan ailelerin, yıkım ve enkaz yığınları arasında ilerlediği anlar, yaşanan insani dramın boyutunu ortaya koydu. ​İsrail ordusu, saldırıların ilk dönemlerinde Gazze kentinde ve kuzey bölgelerinde yaşayan sivillerden, bölgeyi güneye doğru tahliye etmelerini istemişti. Bu zorunlu göçün ardından evlerini ve yaşam alanlarını terk eden Filistinliler, ateşkesin sağlanmasını bir fırsat bilerek geri dönme kararı aldı. Ancak döndükleri bölgeler, yoğun bombardımanlar sonucunda büyük ölçüde yıkıma uğramış ve yaşanmaz hale gelmiş durumdadır. Buna rağmen, Filistinliler enkaz haline gelen evlerini ve mahallelerini görmek ve kalan eşyalarını kurtarmak için bu zorlu yolculuğu göze almaktadır. Dönüş yolundaki kalabalık, her yaştan insanın bulunmasıyla dikkat çekerken, sürecin ne kadar zorlu şartlar altında gerçekleştiği uluslararası ajanslar tarafından belgelenmektedir. Enkazlar Arasındaki Zorlu Gazze'nin kuzeyine dönüş Yolculuğu Dönüş yolculuğu, tamamen yıkılmış altyapı ve enkazlarla dolu yollar nedeniyle büyük zorluklar içermektedir. Araç trafiğine kapalı olan yollarda insanlar, kilometrelerce yolu yürüyerek katetmek zorunda kalıyor. Ateşkes süresince devam etmesi beklenen Gazze'nin kuzeyine dönüş hareketliliğinin, bölgedeki insani durumu daha da karmaşık hale getirebileceği belirtiliyor. Geri dönenlerin barınma, gıda ve temiz su gibi temel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, önümüzdeki günlerin en önemli sorunları arasında yer alıyor. Filistinlilerin bu kitlesel geri dönüşü, evlerine ve topraklarına olan bağlılıklarının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Yüz Binler Yollarda: Gazze'nin kuzeyine dönüş Başladı Haber

Yüz Binler Yollarda: Gazze'nin kuzeyine dönüş Başladı

Gazze'de ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte, merakla beklenen Gazze'nin kuzeyine dönüş süreci başladı. İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi'nin güneyine göç etmek zorunda kalan yüz binlerce Filistinli, ateşkesin ilk anlarından itibaren kuzeydeki evlerinin bulunduğu bölgelere doğru yola çıktı. Özellikle Gazze Şeridi'ni kuzeyden güneye bağlayan ana arter olan Salah al-Din Caddesi üzerinde yoğun bir insan hareketi gözlemlendi. Yanlarına alabildikleri az sayıdaki eşyalarıyla yayan olarak yola çıkan ailelerin, yıkım ve enkaz yığınları arasında ilerlediği anlar, yaşanan insani dramın boyutunu ortaya koydu. ​İsrail ordusu, saldırıların ilk dönemlerinde Gazze kentinde ve kuzey bölgelerinde yaşayan sivillerden, bölgeyi güneye doğru tahliye etmelerini istemişti. Bu zorunlu göçün ardından evlerini ve yaşam alanlarını terk eden Filistinliler, ateşkesin sağlanmasını bir fırsat bilerek geri dönme kararı aldı. Ancak döndükleri bölgeler, yoğun bombardımanlar sonucunda büyük ölçüde yıkıma uğramış ve yaşanmaz hale gelmiş durumdadır. Buna rağmen, Filistinliler enkaz haline gelen evlerini ve mahallelerini görmek ve kalan eşyalarını kurtarmak için bu zorlu yolculuğu göze almaktadır. Dönüş yolundaki kalabalık, her yaştan insanın bulunmasıyla dikkat çekerken, sürecin ne kadar zorlu şartlar altında gerçekleştiği uluslararası ajanslar tarafından belgelenmektedir. Enkazlar Arasındaki Zorlu Gazze'nin kuzeyine dönüş Yolculuğu Dönüş yolculuğu, tamamen yıkılmış altyapı ve enkazlarla dolu yollar nedeniyle büyük zorluklar içermektedir. Araç trafiğine kapalı olan yollarda insanlar, kilometrelerce yolu yürüyerek katetmek zorunda kalıyor. Ateşkes süresince devam etmesi beklenen Gazze'nin kuzeyine dönüş hareketliliğinin, bölgedeki insani durumu daha da karmaşık hale getirebileceği belirtiliyor. Geri dönenlerin barınma, gıda ve temiz su gibi temel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, önümüzdeki günlerin en önemli sorunları arasında yer alıyor. Filistinlilerin bu kitlesel geri dönüşü, evlerine ve topraklarına olan bağlılıklarının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Tel Aviv'de esir takası protestosu. On binler sokağa döküldü Haber

Tel Aviv'de esir takası protestosu. On binler sokağa döküldü

İsrail’in başkenti Tel Aviv’de binlerce kişi, “esir takası anlaşması” talebiyle sokağa çıktı. Göstericiler, Gazze’de tutulan İsrailli esirlerin serbest bırakılması için hükümete çağrıda bulundu. Protestoların merkezinde, esir yakınları ve hükümet politikalarından memnun olmayan vatandaşlar yer aldı. ABD Büyükelçiliği çevresinde ve Hostages Square (Esirler Meydanı) olarak bilinen bölgede toplanan kalabalık, “Netanyahu yeter artık” ve “Esirleri geri getirin” sloganları attı. Protestocular, İsrail hükümetinin Hamas ile müzakere süreçlerinde yetersiz kaldığını ve siyasi çıkarların insani değerlerin önüne geçtiğini savundu. Tel Aviv'de esir takası protestosu hükümeti baskı altına aldı Gösterilerde konuşan bazı esir yakınları, aylardır çocuklarının veya eşlerinin akıbetini öğrenemediklerini, devletin yeterli adımı atmadığını belirtti. Göstericiler ayrıca, uluslararası arabulucuların da sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Mitinge katılan bazı isimlerin ellerinde, kayıp esirlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar taşıdığı görüldü. İsrail basını, protestoların son aylarda düzenlenen en büyük eylemlerden biri olduğunu yazdı. Olayların ardından Tel Aviv yönetiminin, daha önce askıya aldığı esir değişimi müzakerelerini yeniden değerlendirmeye aldığı bildirildi. Katar’da devam eden görüşmelere dönülüp dönülmeyeceği henüz netlik kazanmadı. Hamas’ın yayınladığı esir videoları sonrası gösterilerin ivme kazandığı ve toplumsal baskının hükümet üzerinde arttığı ifade ediliyor. ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un da Tel Aviv’de bazı esir aileleriyle bir araya geldiği kaydedildi. Uluslararası gözlemciler, söz konusu protestoların yalnızca insani değil aynı zamanda siyasi sonuçları da olabileceğine dikkat çekiyor. Gözler şimdi, Netanyahu hükümetinin atacağı adımlara çevrilmiş durumda.

Tel Aviv'de esir takası protestosu. On binler sokağa döküldü Haber

Tel Aviv'de esir takası protestosu. On binler sokağa döküldü

İsrail’in başkenti Tel Aviv’de binlerce kişi, “esir takası anlaşması” talebiyle sokağa çıktı. Göstericiler, Gazze’de tutulan İsrailli esirlerin serbest bırakılması için hükümete çağrıda bulundu. Protestoların merkezinde, esir yakınları ve hükümet politikalarından memnun olmayan vatandaşlar yer aldı. ABD Büyükelçiliği çevresinde ve Hostages Square (Esirler Meydanı) olarak bilinen bölgede toplanan kalabalık, “Netanyahu yeter artık” ve “Esirleri geri getirin” sloganları attı. Protestocular, İsrail hükümetinin Hamas ile müzakere süreçlerinde yetersiz kaldığını ve siyasi çıkarların insani değerlerin önüne geçtiğini savundu. Tel Aviv'de esir takası protestosu hükümeti baskı altına aldı Gösterilerde konuşan bazı esir yakınları, aylardır çocuklarının veya eşlerinin akıbetini öğrenemediklerini, devletin yeterli adımı atmadığını belirtti. Göstericiler ayrıca, uluslararası arabulucuların da sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Mitinge katılan bazı isimlerin ellerinde, kayıp esirlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar taşıdığı görüldü. İsrail basını, protestoların son aylarda düzenlenen en büyük eylemlerden biri olduğunu yazdı. Olayların ardından Tel Aviv yönetiminin, daha önce askıya aldığı esir değişimi müzakerelerini yeniden değerlendirmeye aldığı bildirildi. Katar’da devam eden görüşmelere dönülüp dönülmeyeceği henüz netlik kazanmadı. Hamas’ın yayınladığı esir videoları sonrası gösterilerin ivme kazandığı ve toplumsal baskının hükümet üzerinde arttığı ifade ediliyor. ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un da Tel Aviv’de bazı esir aileleriyle bir araya geldiği kaydedildi. Uluslararası gözlemciler, söz konusu protestoların yalnızca insani değil aynı zamanda siyasi sonuçları da olabileceğine dikkat çekiyor. Gözler şimdi, Netanyahu hükümetinin atacağı adımlara çevrilmiş durumda.

MGK toplantısı sona erdi: Kritik Kararlar Alındı Haber

MGK toplantısı sona erdi: Kritik Kararlar Alındı

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen toplantı, yaklaşık 3 saat 45 dakika sürdü. Yılın dördüncü MGK toplantısında, Türkiye'nin iç ve dış güvenlik meseleleri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Toplantının ardından kamuoyuna duyurulan 6 maddelik bildiride, özellikle terörle mücadele ve bölgesel konulara vurgu yapıldı. Toplantının ana gündem maddeleri arasında, yurt içinde ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonlar, orman yangınlarıyla mücadele ve bu yangınların güvenlik boyutları yer aldı. Ayrıca, İsrail-Filistin arasındaki gerilim, Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye'deki son gelişmeler gibi bölgesel ve küresel meseleler de masaya yatırıldı. Kurul, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmak için atılacak adımları değerlendirdi ve bu konudaki kararlılığını bir kez daha vurguladı. MGK toplantısı sona erdi: Bildiride Öne Çıkan Başlıklar Yayınlanan 6 maddelik bildiri, Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejilerini ve dış politikasındaki önceliklerini ortaya koydu. Bildiride öne çıkan başlıklardan biri, "Terörsüz Türkiye" vurgusu oldu. Terör prangasının sökülüp atılmasıyla milletin kardeşliğinin daha da pekişeceği ve milli hedeflere daha hızlı adımlarla ilerleneceği ifade edildi. Bu kapsamda, FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği belirtildi. Bölgesel konulara değinilen bildiride, Suriye'deki gelişmeler kapsamlı bir şekilde ele alındı. Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve istikrarına yönelik çabaların desteklenmeye devam edileceği teyit edildi. Yeniden bir şiddet sarmalına sürüklenmek istenen Suriye'de her türlü bölücü ve yıkıcı faaliyetin engellenmesinin öncelik arz ettiği vurgulandı. Ayrıca, İsrail'in Gazze'deki insanlık dışı saldırıları ve soykırım suçları kınanarak, uluslararası topluma sorumluluk alarak harekete geçme çağrısında bulunuldu. Rusya-Ukrayna savaşındaki tırmanma emarelerinden duyulan endişe dile getirilirken, Türkiye'nin kalıcı barışın tesisi için mesuliyet üstlenmeye ve her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğu bir kez daha ifade edildi. Kurul, kamuda kreş ve çocuk bakımevlerinin yaygınlaştırılması gibi sosyal konulara da değinerek, bu konudaki çalışmaların sürdürüleceğini belirtti. MGK toplantısı sonrası yayımlanan bu bildiri, Türkiye'nin hem iç güvenliğini sağlamaya yönelik kararlı duruşunu hem de bölgesel ve küresel barışa katkı sağlama arzusunu net bir şekilde ortaya koydu. Alınan kararların önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalar için yol gösterici nitelikte olduğu değerlendiriliyor.

Erdoğan Macron Görüştü: Gazze Gündemi Haber

Erdoğan Macron Görüştü: Gazze Gündemi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Macron görüştü ve önemli konuları masaya yatırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Filistin'i devlet olarak tanıma kararı dolayısıyla Macron'u tebrik etti. İki liderin görüşmesinde özellikle Gazze'deki son durum ve bölgedeki gelişmeler detaylı bir şekilde ele alındı. Görüşme, bölgedeki insani krizin derinleştiği bir dönemde gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan görüşmede Gazze'deki insani durumun ciddiyetini vurguladı ve uluslararası toplumun bir an önce acil çözüm için harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyeti ve çözüm arayışları, görüşmenin ana eksenlerinden birini oluşturdu. Erdoğan Macron Görüştü: Filistin ve Bölgesel Gelişmeler Telefon görüşmesinde, Fransa'nın Filistin'i devlet olarak tanıma kararının önemi üzerinde duruldu. Bu kararın, Filistin-İsrail çatışmasına iki devletli çözüm temelinde kalıcı barışın sağlanması adına atılmış önemli bir adım olduğu vurgulandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararın diğer ülkeler için de bir örnek teşkil etmesini umduğunu ifade etti. Ayrıca, liderler arasında Türkiye ile Fransa arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesi ve bölgesel konularda iş birliğinin artırılması konuları da ele alındı. Görüşmede, başta Ortadoğu olmak üzere, küresel ve bölgesel meselelerde ortak adımlar atmanın gerekliliği üzerinde fikir birliğine varıldı. İki lider, bölgesel istikrar ve barışın sağlanması için diplomatik çabaların sürdürülmesinin önemini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her zaman barış ve istikrardan yana olduğunu, bölgedeki gerilimlerin azaltılması için çaba sarf etmeye devam edeceğini dile getirdi. Macron da görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, Gazze'deki durum ve iki devletli çözüm konferansı perspektifi hakkında Erdoğan ile görüştüklerini belirtmişti. Görüşmenin genelinde diplomatik diyaloğun ve iş birliğinin önemi bir kez daha ortaya kondu. Bu görüşme, Türkiye ve Fransa'nın bölgesel ve küresel meselelerdeki ortak sorumluluklarını bir kez daha hatırlattı. Erdoğan Macron görüştü temaslarının devamlılığı, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesi ve bölgesel sorunlara birlikte çözüm bulunması açısından kritik öneme sahip. Görüşmede ayrıca, mevcut krizlerin çözümü için Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası platformlarda iş birliğinin artırılması gerektiği de vurgulandı. Türkiye ve Fransa'nın, bu zorlu süreçte uluslararası hukuk ve insani değerler çerçevesinde hareket etme kararlılıkları bir kez daha teyit edildi.

Diplomasi Trafiği ve Bakan Fidan'ın Açıklamaları Haber

Diplomasi Trafiği ve Bakan Fidan'ın Açıklamaları

Bakan Fidan'ın açıklamaları, Türk dış politikasının güncel önceliklerini ve uluslararası ilişkilerdeki duruşunu bir kez daha ortaya koydu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, son değerlendirmelerinde Irak'tan Suriye'ye, Gazze'den BRICS Zirvesi'ne kadar geniş bir yelpazede kritik mesajlar verdi. Özellikle Irak'ta yeni bir istikrarsızlığa izin verilmeyeceğini ve "Bir 40 yıl daha kaybedecek sabrımız yok" ifadelerini kullanarak Türkiye'nin bölgeye yönelik kararlı tutumunu vurguladı. Fidan, Suriye'deki gelişmelere de değinerek İsrail'in bölgeyi bölme ve istikrarsızlaştırma girişimlerine karşı sert bir duruş sergiledi. Suriye'nin bölünmesinin milli güvenliğe doğrudan tehdit olacağını belirten Fidan, Türkiye'nin buna müdahale edeceğinin altını çizdi. Bu açıklamalar, Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğüne verdiği önemi ve olası senaryolara karşı hazırlıklı olduğunu gözler önüne serdi. Bakan Fidan, Dürzileri koruma bahanesiyle yapılan müdahalelerin İsrail'in gerçek niyetini yansıttığını ifade etti. Bakan Fidan'ın Açıklamaları ve Uluslararası Diplomasi BRICS Zirvesi sonrası yaptığı Bakan Fidan açıklamaları ile Türkiye'nin uluslararası sistemdeki reform çabalarına desteğini yineledi. Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen katıldığı zirvede Türkiye'nin BRICS'e davet edilen ülkeler arasında yer aldığını kaydetti. Bu durum, Türkiye'nin çok kutuplu dünya düzenine verdiği önemi ve uluslararası platformlardaki etkinliğini bir kez daha gösterdi. Zirvede uluslararası sistemdeki hataların giderilmesi, yapay zeka, iklim değişikliği ve sağlık gibi konuların ele alındığını belirten Fidan, Türkiye'nin bu meselelerde aktif rol oynadığını vurguladı. Gazze'deki insani krize de değinen Fidan, İsrail'in soykırım politikalarını durdurmanın tüm insanlığın ortak görevi haline geldiğini ifade etti. Türkiye olarak Filistinlilerin haklarını siyasi ve hukuki tüm araçları kullanarak savunmaya devam edeceklerini belirtti. Fidan, uluslararası sistemdeki bazı aktörlerin bile İsrail'i desteklemekten geri durduğunu, çünkü "soykırımcı İsrail ile bir arada durmanın artık hiç kimseyi iyi durumda göstermediğini" dile getirdi. Dışişleri Bakanı, İstanbul'da yaşanacak yoğun diplomasi trafiğine de dikkat çekti. Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakerelerin üçüncü turuna ev sahipliği yapılacağını ve tarafların konuşmaya devam etmesinin hedeflendiğini aktardı. Ayrıca, İran ile Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa arasındaki nükleer görüşmelerin de İstanbul'da gerçekleştirileceğini belirterek, İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili meselelerin diplomasi yoluyla çözülmesini hedeflediklerini vurguladı. Fidan'ın bu açıklamaları, Türkiye'nin bölgedeki barış ve istikrara katkı sağlama arayışının bir göstergesi olarak değerlendirildi. Fidan, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerin de önemli olduğunu ve Trump döneminde bu ilişkilerde büyük bir problem yaşanmayacağını düşündüğünü belirtti. Türkiye'nin tehditlere karşı her zaman hazırlıklı olduğunu ve halkın müsterih olması gerektiğini de sözlerine ekledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.