>G-T1PWPZ8J68
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Devlet Bahçeli

NEWSTURK - Devlet Bahçeli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Devlet Bahçeli haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cizre Olayı Büyüyor: Barzani Koruma Protokolü Soruşturuluyor Haber

Cizre Olayı Büyüyor: Barzani Koruma Protokolü Soruşturuluyor

Meclis Gündemine Taşındı: Barzani Koruma Protokolü'nün Gerekçesi Ne? Türkiye'nin Şırnak/Cizre ziyareti sırasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) eski Başkanı Mesrur Barzani'ye eşlik eden silahlı korumalarla ilgili patlak veren tartışma, muhalefetin hamlesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşındı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ziyaret sırasında uygulandığı iddia edilen ve "devlet başkanı düzeyi"nde olduğu öne sürülen Barzani koruma protokolünün detaylarını ve gerekçesini sordu. Kritik sorular, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a yöneltildi. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, CHP, üç farklı bakanlığın alanına giren bu konunun ulusal egemenlik ve güvenlik açısından taşıdığı riskleri anlamayı hedefliyor. Bu durum, Barzani'nin ziyareti sonrası başlayan siyasi gerginliği daha da derinleştirdi. CHP'den Üç Bakana Eş Zamanlı Kritik Sorular CHP'nin üç kritik bakanlığa eş zamanlı olarak yönelttiği sorular, uygulanan koruma statüsünün hukuki dayanağını sorguluyor. Muhalefet, herhangi bir resmi devlet görevi bulunmayan Mesrur Barzani'ye neden bir devlet başkanı düzeyinde koruma protokolü uygulandığının gerekçesinin açıklanmasını talep etti. Edinilen bilgilere göre, Meclis'e sunulan soru önergelerinde şu kritik noktalar yer alıyor: Protokolün Dayanağı: Uygulanan koruma protokolü hangi uluslararası anlaşmaya veya ulusal mutabakata dayanmaktadır? Koruma Düzeyi: Mesrur Barzani'nin "Devlet Başkanı" statüsünde korunmasını gerektiren özel bir risk durumu ya da resmi bir sıfatı mevcut mudur? Eğer değilse, bu düzeyde bir korumanın gerekçesi nedir? Güvenlik Sorumluluğu: Barzani'ye eşlik eden ve uzun namlulu silahlara sahip olduğu görülen koruma personelinin Türkiye topraklarında görev yapmasına kim, hangi yetkiyle izin vermiştir? Bu sorular, yaşanan olayın basit bir diplomatik nezaket hatası mı, yoksa ulusal egemenlik haklarının ihlali anlamına mı geldiğini netleştirmeyi amaçlıyor. Tartışmanın Fitilini Ateşleyen Olay ve Karşı Açıklamalar Tartışmanın fitili, Mesrur Barzani'nin Şırnak'ın Cizre ilçesindeki bir sempozyuma katılımı sırasında, yanında uzun namlulu silahlar taşıyan üniformalı koruma personelinin görüntülerinin kamuoyuna yansımasıyla ateşlendi. Bu görüntülere MHP lideri Devlet Bahçeli'den sert tepki gelirken, Bahçeli yaşananları "rezalet" ve "egemenlik haklarının çiğnenmesi" olarak nitelendirdi. Tartışmaların büyümesi üzerine Barzani'nin ofisinden bir açıklama yapıldı. Barzani'nin ofisi, ziyare sırasındaki tüm güvenlik tedbirlerinin, IKBY ile Türkiye'nin ilgili kurumları arasındaki protokol mutabakatına göre uygulandığını iddia etti. Bu açıklama, protokolün varlığını teyit ederken, içeriği hakkındaki şüpheleri artırdı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in ise olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurması, hükümetin de konunun hassasiyetini kabul ettiğini gösteriyor. Soruşturmanın ve CHP'nin sorularının cevabının, gelecekte benzer ziyaretlerde hangi kuralların uygulanacağını belirlemesi bekleniyor.

Prof.Dr. Ümit Özdağ'dan Basın Açıklaması. Sert Mesajlar Haber

Prof.Dr. Ümit Özdağ'dan Basın Açıklaması. Sert Mesajlar

Zafer Partisi Genel Merkezi'nde düzenlenen haftalık toplantıda konuşan Prof. Dr. Ümit Özdağ, ülke gündemine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Ümit Özdağ basın açıklaması kapsamında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümünden toplumsal asayiş olaylarına, anayasa tartışmalarından terörle mücadele stratejilerine kadar geniş bir yelpazede eleştirilerini dile getirdi. Özdağ, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu "güvenlik ve asayişin kalmadığı bir dönem" olarak nitelendirirken, hükümetin dış politika hamlelerini de sert bir dille eleştirdi. ​Kıbrıs'ta "İki Devletli Çözüm" Israrı ve Mavi Vatan Uyarısı ​Toplantının ilk gündem maddesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 42. kuruluş yıl dönümüydü. Özdağ, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesini ve kurucu liderler Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Denktaş'ı anarak başladığı konuşmasında, adadaki siyasi çözüm süreçlerine değindi. Raporların ortak görüşü, Özdağ'ın federasyon temelli çözüm önerilerini kesin bir dille reddettiğini ve "tek yolun iki ayrı bağımsız devlet" olduğunu vurguladığını gösteriyor. ​Özdağ, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) silahlanma faaliyetlerine ve bölgedeki askeri hareketliliğe dikkat çekti. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Rum kesimine yönelik silah ambargosunu kaldırması ve İsrail ile yapılan askeri tatbikatların Türkiye için bir tehdit unsuru olduğunu belirtti. Açıklamada, Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki adalar üzerindeki egemenlik iddialarına karşı hükümetin sessiz kaldığı savunulurken, "Mavi Vatan'ın unutulduğu" eleştirisi öne çıktı. ​Toplumsal Travmalar: İstanbul ve Şanlıurfa'daki Ölümler ​Basın toplantısının en dikkat çeken bölümlerinden biri, son günlerde Türkiye'yi sarsan iki ayrı trajediye ayrıldı. Özdağ, İstanbul'da yaşanan ve "Böcek ailesi" olarak bilinen dört kişilik bir ailenin şüpheli ölümüne değindi. İstanbul Fatih'te meydana gelen olayda, anne, baba ve iki çocuğun hayatını kaybetmesi, kamuoyunda derin bir üzüntü yaratmıştı. Adli Tıp Kurumu raporlarına da yansıyan olayda, kimyasal zehirlenme şüpheleri üzerinde durulurken, Özdağ bu durumu ekonomik ve sosyal çöküşün bir yansıması olarak değerlendirdi. ​Bir diğer vahim olay ise Şanlıurfa'da yaşandı. Bir marangoz atölyesinde çalışan 15 yaşındaki çırak Muhammed Kendirci'nin, ustası tarafından maruz kaldığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesi, toplantıda "toplumsal vicdanın kanadığı" bir örnek olarak sunuldu. Basına yansıyan bilgilere göre, çocuğun kompresörle hava verilerek işkenceye uğraması ve hastanede yaşamını yitirmesi, çocuk işçiliği ve şiddet sarmalı tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Özdağ, bu olayları "Türkiye'de artık güven ve asayişin kalmadığının kanıtı" olarak sundu. ​"Yeni Süreç" ve Anayasa Tartışmalarına Sert Tepki ​Ümit Özdağ basın açıklamasının siyasi ayağında ise, son dönemde alevlenen "yeni çözüm süreci" ve anayasa değişikliği tartışmaları vardı. Özdağ, iktidar kanadından ve MHP lideri Devlet Bahçeli'den gelen, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın mecliste konuşma yapmasına yönelik çağrıları "tarihi bir hata" olarak nitelendirdi. Özdağ, bu tür girişimlerin "devletin terör örgütü karşısında diz çökmesi" anlamına geleceğini savundu. ​Özdağ, mecliste kurulması planlanan komisyonlara üye verecek milletvekillerine de seslendi. NewsTurk tarafından takip edilen süreçte, Özdağ'ın "Tarihe teröristin ayağına giden vekil olarak geçmeyin" çağrısı, siyasi kulislerde yankı uyandırdı. Ayrıca, hükümetin "İkinci Cumhuriyet" veya "Yeni Devlet" adı altında anayasal düzeni değiştirmeyi hedeflediğini iddia eden Özdağ, Zafer Partisi'nin bu süreçte üniter devlet yapısını ve anayasanın ilk dört maddesini savunmaya devam edeceğini belirtti. ​Bölgesel Tehditler ve "Teröristan" İddiası ​Konuşmanın dış politika bölümünde, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki gelişmeler ele alındı. Özdağ, bölgede bir "Teröristan" kurulmaya çalışıldığını ve bunun Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini öne sürdü. ABD ve İsrail'in bölgedeki stratejik hamlelerinin, Türkiye'nin güney sınırlarında fiili bir durum yarattığını belirten Özdağ, hükümetin bu gelişmelere karşı daha kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade etti. Golan Tepeleri örneğini vererek sınır güvenliğindeki zafiyetlere dikkat çekti. ​Zafer Partisi lideri, konuşmasını Türk milletine birlik çağrısı yaparak sonlandırdı. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi krizden çıkışın ancak ulusal egemenliğe sahip çıkılarak mümkün olacağını vurguladı.

Bahçeli'den İmralı açıklaması: "Gerekirse Ben Giderim" Haber

Bahçeli'den İmralı açıklaması: "Gerekirse Ben Giderim"

Ankara'da siyasi gündem, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı tarihi çıkışla sarsıldı. "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda Abdullah Öcalan ile görüşme tartışmalarına son noktayı koyan Bahçeli, sürecin tıkanması durumunda inisiyatif alarak bizzat İmralı'ya gidebileceğini duyurdu. Bahçeli'den İmralı açıklaması, İYİ Parti'nin ardından Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi liderlerinden de sert ve manidar tepkiler aldı. ​"Gerekirse Yanıma Üç Arkadaşımı Alır Giderim" ​MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, çözüm süreci tartışmalarında geri adım atmayacağının sinyalini verdi. İmralı ziyaretleri konusundaki "ayak sürüme" iddialarına tepki gösteren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: ​"İmralı'ya gidilmesine ayak sürmenin manası yok. Açık açık söylüyorum. Gerekirse alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem." ​MHP grubuna dönerek "İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz?" diye soran ve ayakta alkışlarla onay alan Bahçeli, bu hamlesiyle sürecin ciddiyetini ve kararlılığını ortaya koydu. ​Liderlerden Yaylım Ateşi: Özdağ ve Erbakan'dan Sert Çıkışlar ​Bahçeli'nin bu beklenmedik "Ben giderim" çıkışı, milliyetçi ve muhafazakar muhalefet kanadında geniş yankı buldu. İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu'nun "Salın gitsin" çıkışının ardından, Ümit Özdağ ve Fatih Erbakan da tartışmaya dahil oldu. ​Ümit Özdağ: "Tarihi Bir Kırılma Noktası" ​Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Bahçeli'den İmralı açıklaması sonrası yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin tehlikeli bir sürece girdiğini savundu. Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: ​"Türkiye Cumhuriyeti bir tarihi kırılma noktasına sürükleniyor. Tüm vatansever yurttaşları Zafer Partisi'ne davet ediyorum. Korkma! Zafer Partisi'ne üye ol, aileni ve vatanını savun." ​Özdağ'ın bu sözleri, sürecin milliyetçi tabanda yarattığı endişeyi ve tepkiyi organize etme çabası olarak yorumlandı. ​Fatih Erbakan: "Kendisine ve Heyetine Hayırlı Yolculuklar" ​Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise Bahçeli'nin açıklamalarına ironik bir dille yanıt verdi. Daha önce "Meclis'e gelemiyorsa teklif sahibi Bahçeli gitsin" diyen Erbakan, Bahçeli'nin bugünkü "Giderim" sözleri üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: ​"TBMM Abdullah Öcalan'ın ayağına gitmemelidir dedik. Gidilecekse de teklif sahibi Sayın Bahçeli gitsin dedik. Sayın Bahçeli bugün İmralı'ya gitmeye hazır olduğunu açıkladı. Kendisine ve heyetine hayırlı yolculuklar diliyoruz!" ​Müsavat Dervişoğlu: "Salın Gitsin!" ​Tartışmanın fitilini ateşleyen ilk tepkilerden biri İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'ndan gelmişti. Dervişoğlu, Bahçeli'nin gitme isteğine atıfta bulunarak sosyal medyadan sadece "Salın gitsin!" ifadesini paylaşmıştı. ​Hükümet Kanadından İlk Ses: Yetki Komisyonda ​Siyasi liderlerin bu sert polemiği sürerken, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sürecin resmi prosedürlerine dikkat çekti. Bakan Tunç, İmralı ziyaretleri konusundaki takdir yetkisinin TBMM'deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na ait olduğunu belirterek, "Ziyaret konusu komisyonun vereceği karar doğrultusunda gerçekleşecektir" açıklamasını yaptı. ​Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, Bahçeli'nin bu hamlesi sadece bir niyet beyanı olmanın ötesinde, muhalefet partilerini pozisyon almaya zorlayan stratejik bir adım olarak siyasi tarihe geçti.

MHP Lideri Devlet Bahçeli: Gerekirse İmralı'ya giderim Haber

MHP Lideri Devlet Bahçeli: Gerekirse İmralı'ya giderim

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda şehit olan 20 askerin anısını yaşatmak üzere isimlerini tek tek okudu ve onları rahmetle andı. Bahçeli, terörden arındırılmış bir Türkiye'nin önemini vurgulayarak, süreçte geri adım atmayacağını belirtti. Öne çıkan ifadesiyle, "Komisyon karar alamazsa, üç arkadaşımı alıp kendi imkanlarımızla İmralı'ya giderim" dedi. Bahçeli, CHP-İmamoğlu iddianamesini ise 'yüzyılın soygunu' diye değerlendirdi. ANKARA (İGFA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda hem duygusal hem de kararlı bir konuşma gerçekleştirdi. Gürcistan'da 11 Kasım'da düşen C-130 uçağında şehit olan askerlerin isimlerini tek tek anarak başladığı konuşmasında Bahçeli, sosyal medyada "uçak düşürüldü" şeklindeki iddialara tepki gösterdi. "Bu acı günümüzde dedikodulara alet olanlar utanmalıdır" diyen Bahçeli, kara kutu incelemesi ve kaza raporunun beklenmesini önerdi. “TERÖRSÜZ TÜRKİYE”YE TAM DESTEK VE REST Bahçeli, terörden arınmış bir Türkiye'nin çağımızın en büyük fırsatı olduğunu ifade ederek, "İmralı'ya heyet gidip gitmeyeceği konusu kapanmalı. Süreci doğrudan muhatapla görüşmeden nasıl netice alınacak?" dedi. "TBMM'deki komisyon karar veremezse ve herkes görmezden gelirse, açıkça söylüyorum; yanımda üç arkadaşımı alır ve kendi imkanlarımızla İmralı'ya giderim, bunu gözlerini kırpmadan söylerim" açıklamasını yaptı. Milletvekillerine, "İmralı'ya gitmeme izin verir misiniz?" diye soran Bahçeli'ye salondan güçlü bir "evet" yanıtı alkışlarla geldi. https://twitter.com/MHP_Bilgi/status/1990684986698313767 CHP-İMAMOĞLU İDDİANAMESİNE SERT TEPKİ Diğer yandan, 3 bin 741 sayfalık iddianameyi "yüzyılın soygunu" olarak nitelendiren Bahçeli, "Atatürk'ün CHP'si, mafyavari bir yapıya bürünmüş ve devletin mali kaynaklarıyla finanse edilmiştir. Emeklilerin, çiftçilerin, işçilerin parası CHP'nin kasalarındadır. Bu bir hırsızlıktır!" dedi. Yargılama sürecinin derhal sonuçlandırılmasını ve tüm duruşmaların canlı yayınlanmasını talep eden Bahçeli, "Geciken adalet, adalet sayılmaz" ifadesini kullandı. Ekonomiyi yalnızca sayılarla ölçmenin yetersiz olduğunu, adalet, paylaşım ve ahlak olmadan ekonomik kalkınma sağlanamayacağını söyleyen Bahçeli, enflasyonun düşeceğini ve yaşam maliyetlerinin azalacağını belirtti ancak "yolsuzluk sorunu çözülmeden kalıcı bir çözüm olamayacak" diye ekledi. Bahçeli, dünyada yetersiz beslenen insan sayısı yüksekken obezite sorununun var olmasına da Allah'ın düzeni eleştirisi getirdi. Bahçeli, konuşmasını Oğuz Kağan'ın "Birlik olursanız yıkılmazsınız" sözüyle sonlandırdı.

Emekli Albay Orkun Özeller'e tahliye kararı verildi Haber

Emekli Albay Orkun Özeller'e tahliye kararı verildi

Emekli Albay Orkun Özeller'e Tahliye Kararı: 57 Günlük Tutukluluk Sona Erdi ​Bugün görülen davada Emekli Albay Orkun Özeller'e tahliye kararı çıktı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin şikayeti üzerine sosyal medya paylaşımları nedeniyle 57 gündür tutuklu bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan emekli Kurmay Albay, İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmasında serbest bırakıldı. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, mahkeme Özeller'in bir suçtan beraatine, "kamu görevlisine hakaret" suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) hükmederek tutukluluğunu sonlandırdı. Karar, adliye koridorunda bekleyen destekçileri tarafından sloganlarla karşılandı. ​Çağlayan Adliyesi'nde Kritik Duruşma: Yoğun İlgi ​Emekli Albay Özeller'in yargılandığı davanın ilk duruşması, 12 Kasım 2025 (bugün) tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde bulunan 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi. Duruşma, kamuoyunda ve özellikle gazi ile şehit yakını çevrelerinde yakından takip ediliyordu. Duruşmayı izlemek üzere Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Şehit Anneleri Derneği Başkanı Pakize Akbaba ve çok sayıda gazi ile şehit yakını adliyeye gelerek Özeller'e destek verdi. ​Salona olan yoğun ilgi nedeniyle, izleyicilerin bir kısmı için SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) bağlantısıyla karşı salonun da açıldığı teyit edildi. Bu yoğun destek, davanın sadece hukuki bir süreç olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir hassasiyeti de yansıttığını gösterir nitelikteydi. ​Davanın temelini, Özeller'in sosyal medya üzerinden yaptığı ve "çözüm süreci" olarak bilinen döneme ilişkin eleştirilerini içeren paylaşımları oluşturuyordu. İddianamede, emekli albay için iki ayrı suçlama yöneltiliyordu: "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "kamu görevlisine görevinden dolayı sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret". Özeller, bu suçlamalar nedeniyle 16 Eylül'den bu yana, yani 57 gündür tutuklu bulunuyordu. ​Özeller'in Kapsamlı Savunması ve Davanın Gidişatı ​Duruşmanın en kritik anlarından biri, Emekli Albay Orkun Özeller'in yaptığı savunmaydı. Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, Özeller mahkemede yaklaşık 35 dakika süren, kapsamlı ve etkili bir savunma gerçekleştirdi. Savunmasına başlarken, ömrünün büyük bir bölümünü terörle mücadeleye adadığını ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde girmediği çatışma türünün kalmadığını vurguladı. Üniformasının "şehit kanıyla bezendiğini" belirten Özeller, vatan savunmasındaki kararlılığının ve bu uğurda yaşadıklarının altını çizdi. ​Özeller, davaya konu olan paylaşımlarının anayasal ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu savundu. Amacının "çözüm süreci" eleştirileri üzerinden toplumu bir kez daha aynı hataya düşmemesi için uyarmak ve terörle mücadelenin sekteye uğradığı o döneme dair "gerçeği göstermek" olduğunu ifade etti. Paylaşımlarının terörü meşrulaştırmak gibi bir amacı olmadığını, tam tersine terörle mücadeledeki tecrübelerini ve yaşananları aktarmak olduğunu belirtti. ​Savunmasını, "Beni PKK'lar, NATO'cular, FETÖ ve FETÖ vari yapılar sevmez. Beni gaziler, şehit yakınları, komutanlar ve aziz Türk Milleti sever," sözleriyle tamamlayarak duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Özeller'in avukatları da müvekkilinin ifadelerinde herhangi bir suç unsuru bulunmadığını, eleştirilerinin sert olmakla birlikte ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığını Yargıtay'ın emsal kararlarına atıfta bulunarak destekledi. ​Savcılık Mütalaası Orkun Özeller'e Tahliye Kararı Talebi ​Savunmaların tamamlanmasının ardından, duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcının mütalaası, davanın seyri açısından belirleyici oldu ve tahliye yolunu açtı. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, savcılık, Özeller'in "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlaması yönünden beraatını talep etti. Bu, iddianamedeki en ciddi suçlamalardan birinin savcılık makamı tarafından da desteklenmediği anlamına geliyordu. ​Bununla birlikte savcı, "kamu görevlisine hakaret" suçundan ise Özeller'in cezalandırılmasını istedi. Ancak mütalaanın en kritik noktası, savcının, ceza talebine rağmen Özeller'in tutuklulukta geçirdiği 57 günlük süreyi dikkate alarak derhal tahliyesini talep etmesiydi. Savcının bu talebi, mahkemenin nihai kararının da habercisi oldu ve salonda bekleyenler arasında olumlu bir hava yarattı. ​Mahkemeden Orkun Özeller'e Tahliye Kararı: Beraat ve HAGB ​Mahkeme heyeti, mütalaanın ardından karar için kısa bir ara verdi. Aranın ardından açıklanan kararda, Emekli Albay Orkun Özeller'e tahliye kararı resmen duyuruldu. Heyet, savcılık mütalaasına büyük ölçüde uyarak, Özeller'in "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan beraatine hükmetti. Bu kararla, paylaşımlarının toplumsal bir infiale yol açmadığı veya böyle bir kastı bulunmadığı mahkeme tarafından tescillenmiş oldu. ​İkinci suçlama olan "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" konusunda ise mahkeme, Özeller'i suçlu buldu ve bir ceza takdir etti. Ancak mahkeme, bu ceza için "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" (HAGB) kararı uyguladı. Hukuki olarak HAGB kararı, sanığın belirli bir denetim süresi içinde (genellikle 5 yıl) kasıtlı yeni bir suç işlememesi halinde, açıklanan hükmün ortadan kaldırılması ve davanın düşmesi anlamına gelmektedir. Bu karar, Özeller'in siciline bir mahkumiyet işlemediği gibi, cezaevinde kalmasını gerektiren bir yaptırım da içermiyordu. ​Bu iki kararın birleşimi sonucunda, 16 Eylül'den bu yana 57 gündür Silivri'deki Marmara Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Özeller'in derhal tahliyesine karar verildi. Kararın açıklanmasıyla birlikte adliye koridorlarında bekleyen destekçileri arasında büyük bir sevinç yaşandı ve "Orkun Albay onurumuzdur" şeklinde sloganlar atıldı. ​Tahliye Sonrası İlk Açıklama ​Akşam saatlerinde Silivri'deki Marmara Kapalı Cezaevi'nden serbest bırakılan Emekli Albay Orkun Özeller, çıkışta kendisini bekleyen yakınları ve destekçilerine kısa bir açıklama yaptı. Özeller, "hukukun gereğinin tecelli ettiğini" belirterek, adalete olan inancını dile getirdi. Verdiği mücadelenin kişisel olmadığını, bu mücadeleyi vatan uğruna canlarını veren şehit arkadaşları adına sürdürdüğünü vurguladı. Özeller'in serbest kalması, özellikle gazi ve şehit yakını dernekleri tarafından memnuniyetle karşılandı.

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük Haber

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük' ​Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, NOW TV'de katıldığı Çalar Saat programında İlker Karagöz'ün konuğu olarak siyaset gündemini sarsan açıklamalarda bulundu. Özdağ, PKK'nın son dönemdeki geri çekilme hamlesinin bir "halkla ilişkiler çalışması" olduğunu öne sürdü. En dikkat çekici Ümit Özdağ Öcalan iddiası ise, terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest kalacağı ve bu sürecin anayasal değişikliklerle sonuçlanacağı yönündeki sözleri oldu. Özdağ, sürecin sonunda Öcalan'ın 'fiilen DEM Genel Başkanı' olacağını iddia etti. ​PKK'nın Geri Çekilmesi: 'Bir PR Çalışması' ​Özdağ, terör örgütü PKK'nın 28 kişilik bir grubu geri çekmesinin bir "göstermelik" adım olduğunu savundu. Daha önce Türkiye içinde 60 örgüt üyesinin hareket halinde olduğunu belirttiğini hatırlatan Özdağ, 28 kişinin çekilmesinin bu iddiasını doğruladığını ve geride hala 32 örgüt üyesinin bulunduğunu öne sürdü. ​Bu adımların, Fatih Altaylı'nın Abdullah Öcalan ile yıllar önce yapılmış ancak yeni yayınlanan röportajıyla aynı döneme denk gelmesine dikkat çeken Özdağ, tüm bunların bir "PR çalışması" olduğunu belirtti. Bu sürecin, Hakan Fidan, Yılmaz Tunç ve İbrahim Kalın'ın Meclis'te yapacağı toplantılar öncesinde kamuoyunu hazırlamak için tasarlandığını iddia etti. ​Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Serbest Kalacak' ​Özdağ, konuşmasının en çarpıcı bölümünde, yürütüldüğünü iddia ettiği sürecin "olmazsa olmazı" olarak Abdullah Öcalan'ın serbest kalmasını gösterdi. Bu iddiasını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçmişte "umut hakkı" ile ilgili yaptığı açıklamalara dayandırdı. Özdağ, sürecin sonunda Öcalan'ın kesinlikle serbest kalacağını savundu. ​'İmralı Tahsis Ediliyor: Evlenecek, Özel Kalemi Olacak' ​Serbest kalma sürecinden önce İmralı'daki koşulların değiştirileceğini iddia eden Özdağ, adanın fiilen Öcalan'a "tahsis edileceğini" öne sürdü. Bu kapsamda Öcalan'ın uluslararası görüşmeler yapacağını, adada evleneceğini ve kendisine bir "özel kalem müdürü" atanacağını iddia etti. Özdağ, bu değişikliklerle Öcalan'ın "fiilen DEM Genel Başkanı" haline getirileceğini belirtti. ​Anayasa Değişikliği: Yeni Ümit Özdağ Öcalan İddiası ​Zafer Partisi lideri, sürecin nihai hedefinin anayasal değişiklikler olduğunu belirtti. Örgütün "bireysel haklar" değil, "kolektif haklar" talep ettiğini ifade eden Özdağ, bu doğrultuda Anayasa'nın 66. (Türk Vatandaşlığı) ve 42. (Eğitim Dili) maddelerinin değiştirilmek istendiğini savundu. ​Özdağ, 66. madde değişikliğiyle Anayasa'nın giriş bölümüne "Türk, Kürt, Arap" ifadelerinin eklenerek "çok uluslu devlet" yapısına geçilmesinin hedeflendiğini öne sürdü. 42. madde ile "Kürtçe eğitim" yolunun açılacağını belirten Özdağ, bu durumun "Kürt tarihi" adı altında, Öcalan'ın "Sultan Alparslan Kürt'tü" gibi direktiflerine dayalı bir eğitim sistemini getireceğini iddia etti. Özdağ, "federasyon" kelimesinin kullanılmadan, "Avrupa Özerklik Şartı" aracılığıyla yerel yönetimler üzerinden özerklik verileceğini de sözlerine ekledi. ​Ankara Seçimlerinde Mansur Yavaş'a Şartlı Destek ​Özdağ, yaklaşan yerel seçimlere de değinerek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın adaylığına ilişkin soruları yanıtladı. 2022 yılının Nisan ayında Yavaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığını ilk kez kendisinin dile getirdiğini hatırlatan Özdağ, CHP'nin Yavaş'ı Ankara için tekrar aday göstermesi durumunda Zafer Partisi'nin tutumunun ne olacağını açıkladı. Özdağ, "Yetkili kurullarımızda değerlendiririz. Genel kanaat ve tabanımızın talebi doğrultusunda destek olabiliriz" ifadelerini kullanarak, Yavaş'ın adaylığına yeşil ışık yaktı. ​'Davutoğlu ve Babacan Geri Dönmek İçin Can Atıyor' ​Meclis resepsiyonunda ortaya çıkan ve AK Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi liderlerini bir arada gösteren fotoğrafı da yorumlayan Özdağ, bu fotoğrafı bir "ittifak fotoğrafı" veya "Öcalan komisyonu ittifakı" olarak nitelendirdi. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti'ye "geri dönmek için can attığını" iddia eden Özdağ, bu liderlerin siyasi ağırlıklarını sadece Recep Tayyip Erdoğan'a borçlu olduklarını anladıklarını savundu. Özdağ, bu iki ismin, kendilerini Meclis'e taşıyan CHP seçmeninin oylarına "ihanet ederek" AK Parti'ye geçme hevesinde olduklarını öne sürdü. ​Sosyal Çöküntü Uyarısı: '9 Milyon Bağımlı Var' ​Programın son bölümünde Türkiye'deki sosyal sorunlara dikkat çeken Özdağ, ülkede 9 milyon uyuşturucu ve kumar bağımlısı olduğunu iddia etti. Futbol dünyasındaki bahis skandalına da değinen Özdağ, 154 hakem ve gözlemcinin bahis oynadığının ortaya çıkmasının utanç kaynağı olduğunu belirtti. Bu sorunlarla mücadele etmek için Zafer Partisi bünyesinde "Tertemiz Türkiye Projesi"ni başlattıklarını, bu projenin emekli emniyet müdürleri Mahmut Karaslan ve Fatih Eryılmaz ile psikiyatri profesörü Sertaç Ak tarafından yürütüldüğünü açıkladı.

Tarihi Adım: PKK, 'Terörsüz Türkiye' İçin Çekilme Kararı Açıklandı Haber

Tarihi Adım: PKK, 'Terörsüz Türkiye' İçin Çekilme Kararı Açıklandı

Türkiye, on yıllardır süren terörle mücadeledeki çabalarının ardından, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşma yolunda tarihi bir eşiği daha geride bıraktı. Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, terör örgütü PKK Türkiye'den çekildiğini kamuoyuna duyurmuştur. Bu gelişme, 2024 yılının ikinci yarısından itibaren hız kazanan ve örgütün silah bırakması ile feshedilmesini hedefleyen yeni sürecin en önemli adımlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Terör Örgütünün Fesih ve Çekilme Kararı ​PKK'nın silahlı eylemleri durdurma ve Türkiye'den çekilme kararı, uzun soluklu bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre, örgüt, kurucusu Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde toplanan kongrenin ardından 12 Mayıs 2025'te fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldığını açıklamıştır. Çekilme kararının 26 Ekim 2025'te resmen duyurulmasıyla birlikte, siyasi aktörler bu durumu "Terörsüz Türkiye" sürecinde atılmış "olumlu bir gelişme" ve "önemli bir eşik" olarak nitelendirdi. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, AK Parti Sözcüsü ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, bu adımı silah bırakma hedefi doğrultusunda stratejik ve tarihi bir ilerleme olarak gördüklerini belirtmişlerdir. ​"Terörsüz Türkiye" Sürecinin Tarihsel Bağlamı ​Mevcut süreç, 2015'te sonlanan ancak çözülemeyen 'Çözüm Süreci'nin ardılı olarak değerlendirilmektedir. Yeni sürecin başlangıcı, 2024 yılının Ekim ayında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla gerçekleşmiş ve Kürt siyasi hareketine karşı tutumunda dikkate değer bir değişim gözlenmiştir. MHP liderinin bu yeni yaklaşımı, sürecin siyasi zemininin güçlenmesinde kritik bir rol oynamıştır. Örgütün fesih kararının ardından, Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a teşekkür mesajı göndermesi, sürecin alışılmışın dışındaki seyrini gözler önüne sermiştir. Bu gelişmelerin yanı sıra, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından 27 Temmuz'da bir 'Millî Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu' kurulacağı duyurulmuştur. Bu komisyon, 5 Ağustos'ta ilk toplantısını gerçekleştirmiş ve adını 'Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' olarak değiştirmiştir. ​Bölgesel Güvenlik ve Stratejik Adımlar ​Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde, Türkiye'nin sınır ötesi güvenlik stratejisi de devam etmektedir. 22 Ekim 2025 tarihinde, Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresinin 30 Ekim 2025'ten itibaren üç yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Bu, iç cephede atılan adımlarla birlikte, bölgesel güvenliğin ve "terörsüz bölge" hedefinin de Türkiye'nin stratejik gündeminde önemli bir yer tutmaya devam ettiğini göstermektedir. Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, Türkiye'nin terörle mücadelede İHA/SİHA sistemlerini etkin bir şekilde kullanması, terör örgütünün hareket kabiliyetini ve eylem potansiyelini zayıflatmada kritik bir faktör olmuştur. Türkiye, bu kararlılıkla, iç cephesi tahkim edilmiş ve bölge barışı için güven odağı haline gelmeyi hedefleyen "Türkiye Yüzyılı" vizyonu doğrultusunda ilerlemektedir.

Bahçeli 5 Ay Sonra TBMM’de Konuştu Haber

Bahçeli 5 Ay Sonra TBMM’de Konuştu

Bahçeli 148 Gün Sonra TBMM’de: Ege Gerilimi, Milli Birlik ve Güçlü Türkiye Vurgusu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaklaşık beş aylık sağlık izninin ardından partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda yeniden kürsüye çıktı. Bahçeli’nin dönüşü hem siyasi kulislerde hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Gündeme dair yaptığı açıklamalarda Ege’de yaşanan gerilim, Türk-Kürt kardeşliği ve Türkiye'nin geleceğine dair güçlü mesajlar öne çıktı. --- "Milletime Minnettarım" Konuşmasına uzun süredir devam eden sağlık sürecine değinerek başlayan Bahçeli, tedavi döneminde kendisine destek olan herkese teşekkür etti. "148 gün sonra yeniden bu kürsüde sizlerle olmaktan kıvanç duyuyorum. Hamdolsun iyiyim, daha da iyi olacağım," diyerek, MHP grubunun yoğun alkışlarıyla karşılandı. --- Ege’deki Gerilim: “Türkiye Oyunları Bozar” Bahçeli’nin gündemindeki en çarpıcı başlıklardan biri, Yunanistan’ın Ege Adaları’na silah ve füze yerleştirme girişimi oldu. Bu hamleyi "uluslararası hukuka aykırı ve provokatif" olarak nitelendiren Bahçeli, "Türkiye bu oyunu bozar. Egemenlik haklarımızı sonuna kadar savunuruz," dedi. --- Türk-Kürt Kardeşliği Mesajı: “Ayrılamayız, Ayırmayız” Bahçeli, konuşmasının önemli bir bölümünü Türkiye'nin toplumsal birlik ve kardeşlik yapısına ayırdı. “Türk ile Kürt’ün alın yazısı bir yazılmıştır” sözleriyle terör örgütlerinin bölücülük çabalarına karşı durdu. Özellikle PKK ve siyasi uzantılarına sert mesajlar gönderdi. --- “Süper Güç Türkiye” Vurgusu MHP lideri, Türkiye’nin sadece bölgesel değil, küresel bir aktör olma hedefini yineledi. “Süper güç Türkiye hayal değil, hedeftir” diyen Bahçeli, ekonomiden savunmaya, teknolojiden diplomasiye kadar tüm alanlarda milli politikaların güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. --- Cumhur İttifakı'na Güçlü Destek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne ve Cumhur İttifakı’na bağlılıklarını yineleyen Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte yürüdüğümüz bu yolda, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için ne gerekiyorsa yaparız" ifadesini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.