Konkordato ve iflas başvuruları rekor kırdı
Türkiye'de Konkordato ve İflaslarda Tehlikeli Artış
Son haftalarda Türkiye genelinde konkordato ve iflas başvurularında dikkat çeken bir artış yaşanıyor. Konkordato ve iflas süreçlerindeki bu hızlı yükseliş, reel sektörün içinden geçtiği zorlu ekonomik koşulları gözler önüne seriyor. 2025’in ilk beş ayında, ülke genelinde mahkemelere iletilen konkordato başvuru sayısı 2.000’i aştı.
İlgili başvuruların büyük bölümü geçici ya da kesin mühlet alırken, onlarca şirket konkordato sürecinde iflasla karşı karşıya kaldı. Yargı süreçlerinde reddedilen başvuruların ardından doğrudan iflas kararlarının çıkması ise hem istihdamı hem de tedarik zincirlerini tehdit ediyor.
Konkordato ve İflas Sayılarında Sert Yükseliş
Verilere göre yalnızca son bir ayda konkordato başvurularında ciddi bir sıçrama yaşandı. Mayıs ayında iflas kararı verilen dosya sayısı, bir önceki aya göre %140 artarak iki katına çıktı. Bu durum, işletmelerin borç yapılarını çevirmekte zorlandığını ve mali dengesizliklerin yaygınlaştığını gösteriyor.
Sektörel dağılıma bakıldığında, başvuruların çoğunluğunun sanayi, inşaat, tekstil ve gıda sektörlerinden geldiği görülüyor. En yoğun başvuru yapılan şehir ise İstanbul olurken, onu Kocaeli, Bursa ve İzmir gibi sanayinin güçlü olduğu merkezler izliyor.
İflas kararı çıkan firmaların çoğu, başvuru öncesinde vergi ve SGK borçları ile kredi yükümlülüklerini yerine getiremez hale gelmişti. Bazı şirketlerin konkordato talebi, kötü niyetli olarak değerlendirildiği için mahkemece reddedildi.
Zincirleme Ekonomik Etki
Ekonomistler, bu artışın sadece bireysel şirket krizlerini değil, daha derin ve sistemik bir sorunu işaret ettiğini belirtiyor. Konkordato ilan eden firmaların birçoğunun onlarca tedarikçiye ve küçük ölçekli iş ortaklarına borçlu olduğu, bu durumun ise zincirleme bir ekonomik durgunluk yaratma potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor.
Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüksek faiz, artan maliyetler ve daralan talep karşısında dayanıklılığını yitirdiği görülüyor. Uzmanlar, alınacak yapısal tedbirlerin gecikmeden devreye alınması gerektiğini vurguluyor.
Devlet ve Yargı Sistemine Yük Artıyor
Artan başvurular yargı sistemini de zorluyor. Mahkemelerdeki iş yükü, özellikle ticaret mahkemelerinde önemli ölçüde arttı. Süreçlerin uzaması, bazı firmaların faaliyetlerini durdurmasına ya da işçi çıkarımına gitmesine neden oluyor.
Aynı zamanda kamunun da vergi ve sosyal güvenlik tahsilatlarında kayıplar yaşadığı, bu nedenle borç yapılandırma ve vergi affı beklentilerinin yeniden gündeme geldiği gözlemleniyor.
Sonuç ve Beklentiler
Ekonomik sıkılaşmanın devam ettiği bu süreçte konkordato ve iflas sayılarının önümüzdeki aylarda da artabileceği öngörülüyor. Mali yapısı zayıf firmaların yanı sıra dış finansmana erişimi azalan işletmelerin de risk altında olduğu belirtiliyor.
Uzmanlar, bu dönemin yalnızca geçici bir türbülans olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, aksine reel sektörün dayanıklılığını artıracak kalıcı reformların gecikmeden uygulanması gerektiğini vurguluyor.