>G-T1PWPZ8J68
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Abdullah Öcalan

NEWSTURK - Abdullah Öcalan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Abdullah Öcalan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dervişoğlu: İmralı süreci Cumhuriyet’in temel anlayışını zedeliyor Haber

Dervişoğlu: İmralı süreci Cumhuriyet’in temel anlayışını zedeliyor

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada İmralı ile ilgili sürece eleştirilerini dile getirdi ve Kürt vatandaşlarla PKK arasında devlet aracılığıyla kurulan ilişkilerin Cumhuriyet'in temellerini sarstığını belirtti. ANKARA (İGFA) - İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmeler yaptı. TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na gönderdiği heyete dikkat çeken Dervişoğlu, sürecin Cumhuriyet'in Kürtler ile PKK arasına koyduğu "kalın duvarları" aşındırdığını savundu. Dervişoğlu, "İmralı süreci ve Abdullah Öcalan'ın muhatap alınması, Kürtlerin Öcalan'ın etkisi altına girmesine neden olmuştur. Şimdi ise devlet, Kürtler ile PKK'yı ayırmak yerine Öcalan'ı Kürtlerin lideri yapma eğilimine girmiştir" şeklinde konuştu. #İhanetinZamanAşımıYok pic.twitter.com/xyjXfdZnzP — Müsavat Dervişoğlu (@MDervisogluTR) November 26, 2025 Vatandaşların devletle doğrudan ilişki kurabilmesi gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, sürecin devamı hâlinde devlet ile vatandaş arasındaki ilişkinin zarar görebileceğini belirterek, farklı kimlik gruplarının liderleri üzerinden güçle pazarlığa girişebileceğini öne sürdü. "Kürt vatandaşlarımızla ilişki kurmak için ne Öcalan’a, ne de PKK’ya gerek yoktur" diyen İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, sürecin devam ettirilmesinin Cumhuriyet’e ve Anayasa’ya açıkça zarar verdiğini, savcıların bu durumu dikkate alması gerektiğini ifade etti.

Zafer Partisi’nden Sert İmralı Ziyareti Tepkisi Haber

Zafer Partisi’nden Sert İmralı Ziyareti Tepkisi

Zafer Partisi'nden Olaylı İmralı Ziyareti Açıklaması ​Bursa siyasetinin gündemi, Zafer Partisi Bursa İl Başkanlığı tarafından Mudanya'da gerçekleştirilen ve oldukça sert mesajların verildiği basın açıklamasıyla hareketlendi. İmralı Adası'na ulaşımın sağlandığı feribot iskelesinin önünde toplanan partililer, son günlerde kamuoyunda tartışılan yeni çözüm süreci iddiaları ve gündeme gelen imralı ziyareti haberlerine karşı net bir duruş sergiledi. Zafer Partisi Bursa İl Başkanı Cihat Gazi'nin liderliğinde düzenlenen bu kritik açıklamaya, Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Mahmut Kara, ilçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda partili ve Mudanyalı vatandaş katılım sağladı. İskele önünde yapılan açıklama, hem seçilen mekanın sembolik önemi hem de içeriğindeki sert eleştirilerle dikkat çekti. ​İmralı Ziyareti ve Çözüm Süreci Tartışmaları ​Mudanya iskelesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Türkiye'nin milli yapısını hedef aldığı öne sürülen senaryolara dikkat çekildi. İl Başkanı Cihat Gazi, yaptığı konuşmada bugün gelinen noktayı bir "çözüm" değil, aksine bir "çözülme ve yıkım" süreci olarak nitelendirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelede en kararlı olması gereken bir dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında terör örgütü ile görüşme amacı taşıyan girişimlerin bulunulması ve bu kapsamda gerçekleştirildiği iddia edilen imralı ziyareti gibi temasların milletten gizlenmesi, parti yetkilileri tarafından vicdanlarda derin bir yara olarak tanımlandı. ​Zafer Partisi heyeti, bu sürecin milli birliği tesis etmek bir yana, Türkiye'nin üniter yapısını bozmayı hedefleyen tehlikeli bir proje olduğunu savundu. Kamuoyunun önüne ısıtılarak getirildiği belirtilen bu planın nihai hedeflerinin ise oldukça açık olduğu vurgulandı. Parti kaynaklarına göre bu hedefler; binlerce şehidin kanını elinde bulunduran terörist başı Abdullah Öcalan'a af yolunun açılması, Türkçe'nin yanında başka dillerin "resmi dil" statüsüne sokularak dil birliğinin parçalanması ve Türkiye'nin eyaletlere bölünerek federasyonlaşmaya götürülmesi olarak sıralandı. ​Devlet Ciddiyeti ve İmralı Ziyareti Eleştirisi ​Basın açıklamasının odak noktasını, devletin terörle mücadeledeki geleneksel duruşundan taviz verildiği iddiası oluşturdu. NewsTurk gibi kaynakların da mercek altına aldığı açıklamada, Türk devletinin tarih boyunca hiç bu kadar aciz bir duruma düşürülmediği savunuldu. 27 yıldır hapishanede tutulan ve etkisi kalmadığı belirtilen bir teröristten medet umulmasının devlet aklının iflası olduğu ifade edilirken, devleti yönetenlerin terörü bitiremedikleri gerekçesiyle bir "bebek katilinin" ayağına giderek yardım dilenmesi sert bir dille eleştirildi. ​Yapıldığı öne sürülen imralı ziyareti, Zafer Partisi tarafından Türk devletinin gücünü inkar etmek ve terör örgütünü meşrulaştırmak olarak yorumlandı. "Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir" sloganının öne çıktığı açıklamada, bu görüşmelerin devlet teamüllerine, milli güvenlik anlayışına ve milletin talep ettiği şeffaflığa aykırı şekilde gizli yürütülmesinin kabul edilemez olduğu belirtildi. Özellikle terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin ve kamu görevlilerinin fedakarlıkları ortadayken, bu tür pazarlıkların masaya yatırılmasının Türk milletinin iradesiyle alay etmek anlamına geldiği vurgulandı. ​Siyasi iktidarın ve ortağının geçmişteki söylemleri ile bugünkü eylemleri arasındaki derin uçurum da eleştirilerin hedefindeydi. Dün "Terörle pazarlık olmaz" diyenlerin bugün teröristlerle pazarlık masasında olduğu, "İmralı'nın kapısını kapattık" diyenlerin ise bugün imralı ziyareti gerçekleştirmek için adeta sıraya girdiği ifade edildi. "Bölücü odaklarla masaya oturmayız" diyen siyasilerin bugün masayı bizzat kurduklarını belirten Gazi, bu tutarsızlığın sadece siyasi bir çelişki değil, devletin itibarı ve milletin güvenliğiyle oynanması anlamına geldiğini söyledi. ​Öğretmenler Günü'nde Gizli Görüşme İddiası ​Açıklamada vicdanları yaralayan en önemli detaylardan biri, söz konusu gizli görüşmelerin tarihine ilişkindi. İddialara göre bu görüşmelerin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde yapılmış olması, tepkilerin dozunu artırdı. Zafer Partisi yetkilileri, bu topraklarda Aybike Yalçın, Necmettin Yılmaz, Fikret Can ve Neşe Alten gibi onlarca öğretmenin PKK tarafından şehit edildiğini hatırlattı. Onlarca gencecik öğretmenin vatanına hizmet ettiği için hedef alındığı bir coğrafyada, devletin şehit öğretmenlerine sahip çıkacağı bir günde onların katilleriyle pazarlık masasına oturmasının, milletin onuruna ve şehitlerin hatırasına ağır bir saygısızlık olduğu dile getirildi. ​Bilgi Kaynağı Olarak Terör Örgütü Ajansları ​Sürecin şeffaflıktan uzak yürütülmesi, basın açıklamasında bir diğer eleştiri konusu oldu. Zafer Partisi, aylardır "Kurdukları Terörsüz Türkiye Komisyonu'nda ne konuşulduğunu halktan saklıyorlar" uyarısında bulunduklarını hatırlattı. "Türk Milleti bilmiyor ama PKK her detayı biliyor" diyen parti yetkilileri, imralı ziyareti gerçekleştiren heyetin bilgisini devlet kurumlarından değil, terör örgütünün sözde haber ajanslarından öğrendiklerini belirtti. ​Ankara'daki yetkililerin görüşmeleri inkar ettiği bir ortamda, terör örgütünün ajansının görüşmeleri dakika dakika paylaştığına dikkat çekildi. Türk devletinin meclisinde kurulan bir komisyonun faaliyetlerini Türk milletinin bilmemesine rağmen Kandil'in biliyor olması, "Bu nasıl bir devlet ciddiyetidir?" sorusuyla eleştirildi. Ayrıca, görüşme tutanaklarının 10 yıl gizli kalacağı yönündeki açıklamalar da, "PKK'nın bildiğini Türk Milleti'nden gizlemek devlet sırrı değildir, ayıptır, ihanettir" sözleriyle protesto edildi. ​Zafer Partisi, Türk milletinin hiçbir ferdinin terörle yapılan gizli pazarlıkları kabul etmeyeceğini belirterek, TBMM'yi pazarlık masasının aracı haline getiren bu sürecin derhal durdurulması çağrısında bulundu. Açıklama, hiçbir siyasi çıkarın şehitlerin kanından değerli olmadığı ve ülkenin bir karış toprağının dahi pazarlık konusu yapılamayacağı vurgusuyla son buldu.

TBMM'den İmralı açıklaması... Komisyon Öcalan'la görüştü Haber

TBMM'den İmralı açıklaması... Komisyon Öcalan'la görüştü

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun bugün (24 Kasım) İmralı'ya ziyarette bulunduğunu açıkladı. Yapılan resmi açıklamada, İmralı Cezaevi’nde gerçekleştirilen görüşmede silah bırakma çağrıları ve bölgesel gelişmelerin ele alındığı ve sürecin olumlu seyrettiği belirtildi. ANKARA (İGFA) - Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Abdullah Öcalan ile gerçekleştirilen görüşmeye dair yazılı bir açıklama yaptı. Komisyon, 5 Ağustos 2025’teki ilk toplantısından bu yana 18 kez toplandığını ve çeşitli gruplarla dinleme faaliyetleri yürüttüğünü ifade ederken, 21 Kasım’daki 18’inci toplantısında, İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda Abdullah Öcalan’ın dinlenmesine yönelik kararın oy çokluğuyla alındığını vurguladı. Bu karar doğrultusunda komisyon heyetinin 24 Kasım 2025 Pazartesi günü İmralı’ya giderek görüşmeyi yaptığı duyuruldu. Açıklamada, Öcalan’a 27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, örgütün dağıtılması ve silahsızlanma konularındaki açıklamaları ile Suriye’de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesine dair sorular sorulduğu ve bu konularda detaylı açıklamaların alındığı ifade edildi. Komisyon, görüşmenin ardından toplumsal bütünleşme, kardeşliğin pekiştirilmesi ve bölgesel sürecin ilerletilmesi bakımından olumlu sonuçlar elde edildiğini belirtti. Açıklama, komisyonun hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığını sürdüreceğine dair vurguyla sona erdi.

Komisyonda Çekimser Kalan Yeni Yol Grubu İmralı'ya Gitmiyor Haber

Komisyonda Çekimser Kalan Yeni Yol Grubu İmralı'ya Gitmiyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun gerçekleştirdiği kritik toplantı sonrasında Yeni Yol Grubu İmralı kararı ile siyasi gündemin merkezine oturdu. Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi milletvekillerinin oluşturduğu ortak meclis grubu, komisyondaki oylamada çekimser bir tutum sergilemesine rağmen, İmralı Adası'na gidecek heyete temsilci vermeme kararı aldı. ​Komisyonda Kritik Oylama ve Yeni Yol'un Tavrı ​TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı'ya bir heyet gönderilmesi gündemiyle 18. kez toplandı. Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş yönetiminde gerçekleşen ve kapalı oturum olarak yapılan toplantıda, İmralı ziyareti için yapılan oylama sonuçları siyasi kulislerde geniş yankı uyandırdı. ​Elde edilen bilgilere göre, oylamada AK Parti, MHP, DEM Parti, TİP ve EMEP'in "evet" oylarıyla ziyaret kararı kabul edildi. Toplam 32 kabul oyunun çıktığı oylamada, Demokrat Parti, DSP ve HÜDA-PAR temsilcileri "hayır" oyu kullandı. Bu süreçte en dikkat çekici hamle ise Yeni Yol Grubu'ndan geldi. Grubun komisyondaki iki üyesi, oylama sırasında ne kabul ne de ret oyu vererek "çekimser" kalmayı tercih etti. ​Çekimser Oy Sonrası "Heyete Katılmama" Kararı ​Oylamadaki çekimser tutumun ardından, Yeni Yol Grubu'nun İmralı'ya gidecek heyette yer alıp almayacağı merak konusuydu. Siyasi kaynaklardan doğrulanan bilgilere göre grup yönetimi, süreçle ilgili yaptığı değerlendirme toplantısının ardından nihai kararını verdi. Yeni Yol Grubu, komisyonun İmralı'ya gitmesine prensipte kesin bir dille karşı çıkmayıp çekimser kalsa da, oluşturulacak parlamento heyetine kendi milletvekillerinden bir üye vermeyeceğini açıkladı. ​Siyasi analistler, Saadet, Gelecek ve DEVA partilerinin ortaklığıyla kurulan Yeni Yol Grubu'nun bu hamlesini, sürecin şeffaflığı konusundaki çekinceler ve taban hassasiyetleri ile ilişkilendiriyor. Grubun, sürecin sorumluluğunu doğrudan üstlenmekten kaçındığı ancak diyalog kapısını tamamen kapatan bir "hayır" bloğunda da yer almak istemediği yorumları yapılıyor. ​Diğer Partilerin Pozisyonları ve Heyet Detayları ​Komisyondaki oylama sırasında siyasi partiler arasında keskin görüş ayrılıkları yaşandı. CHP milletvekilleri, toplantının kapalı oturumla yapılmasına ve sürecin şeffaf yürütülmediği gerekçesine itiraz ederek salonu terk etti ve oylamaya katılmadı. Yeniden Refah Partisi temsilcisinin de toplantıya katılmadığı rapor edildi. ​Öte yandan, komisyondan çıkan karar neticesinde İmralı heyetinin önümüzdeki günlerde Adalet Bakanlığı'nın izniyle adaya gitmesi bekleniyor. Heyette MHP adına Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın, AK Parti adına Hüseyin Yayman'ın ve DEM Parti adına Gülistan Kılıç Koçyiğit'in yer alacağı kesinleşti. Yeni Yol Grubu'nun ve CHP'nin üye vermemesiyle birlikte heyetin, süreci destekleyen partilerin temsilcileriyle sınırlı kalacağı netleşmiş oldu.

Prof.Dr. Ümit Özdağ'dan Basın Açıklaması. Sert Mesajlar Haber

Prof.Dr. Ümit Özdağ'dan Basın Açıklaması. Sert Mesajlar

Zafer Partisi Genel Merkezi'nde düzenlenen haftalık toplantıda konuşan Prof. Dr. Ümit Özdağ, ülke gündemine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Ümit Özdağ basın açıklaması kapsamında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümünden toplumsal asayiş olaylarına, anayasa tartışmalarından terörle mücadele stratejilerine kadar geniş bir yelpazede eleştirilerini dile getirdi. Özdağ, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu "güvenlik ve asayişin kalmadığı bir dönem" olarak nitelendirirken, hükümetin dış politika hamlelerini de sert bir dille eleştirdi. ​Kıbrıs'ta "İki Devletli Çözüm" Israrı ve Mavi Vatan Uyarısı ​Toplantının ilk gündem maddesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 42. kuruluş yıl dönümüydü. Özdağ, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık mücadelesini ve kurucu liderler Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Denktaş'ı anarak başladığı konuşmasında, adadaki siyasi çözüm süreçlerine değindi. Raporların ortak görüşü, Özdağ'ın federasyon temelli çözüm önerilerini kesin bir dille reddettiğini ve "tek yolun iki ayrı bağımsız devlet" olduğunu vurguladığını gösteriyor. ​Özdağ, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) silahlanma faaliyetlerine ve bölgedeki askeri hareketliliğe dikkat çekti. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Rum kesimine yönelik silah ambargosunu kaldırması ve İsrail ile yapılan askeri tatbikatların Türkiye için bir tehdit unsuru olduğunu belirtti. Açıklamada, Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki adalar üzerindeki egemenlik iddialarına karşı hükümetin sessiz kaldığı savunulurken, "Mavi Vatan'ın unutulduğu" eleştirisi öne çıktı. ​Toplumsal Travmalar: İstanbul ve Şanlıurfa'daki Ölümler ​Basın toplantısının en dikkat çeken bölümlerinden biri, son günlerde Türkiye'yi sarsan iki ayrı trajediye ayrıldı. Özdağ, İstanbul'da yaşanan ve "Böcek ailesi" olarak bilinen dört kişilik bir ailenin şüpheli ölümüne değindi. İstanbul Fatih'te meydana gelen olayda, anne, baba ve iki çocuğun hayatını kaybetmesi, kamuoyunda derin bir üzüntü yaratmıştı. Adli Tıp Kurumu raporlarına da yansıyan olayda, kimyasal zehirlenme şüpheleri üzerinde durulurken, Özdağ bu durumu ekonomik ve sosyal çöküşün bir yansıması olarak değerlendirdi. ​Bir diğer vahim olay ise Şanlıurfa'da yaşandı. Bir marangoz atölyesinde çalışan 15 yaşındaki çırak Muhammed Kendirci'nin, ustası tarafından maruz kaldığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesi, toplantıda "toplumsal vicdanın kanadığı" bir örnek olarak sunuldu. Basına yansıyan bilgilere göre, çocuğun kompresörle hava verilerek işkenceye uğraması ve hastanede yaşamını yitirmesi, çocuk işçiliği ve şiddet sarmalı tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Özdağ, bu olayları "Türkiye'de artık güven ve asayişin kalmadığının kanıtı" olarak sundu. ​"Yeni Süreç" ve Anayasa Tartışmalarına Sert Tepki ​Ümit Özdağ basın açıklamasının siyasi ayağında ise, son dönemde alevlenen "yeni çözüm süreci" ve anayasa değişikliği tartışmaları vardı. Özdağ, iktidar kanadından ve MHP lideri Devlet Bahçeli'den gelen, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın mecliste konuşma yapmasına yönelik çağrıları "tarihi bir hata" olarak nitelendirdi. Özdağ, bu tür girişimlerin "devletin terör örgütü karşısında diz çökmesi" anlamına geleceğini savundu. ​Özdağ, mecliste kurulması planlanan komisyonlara üye verecek milletvekillerine de seslendi. NewsTurk tarafından takip edilen süreçte, Özdağ'ın "Tarihe teröristin ayağına giden vekil olarak geçmeyin" çağrısı, siyasi kulislerde yankı uyandırdı. Ayrıca, hükümetin "İkinci Cumhuriyet" veya "Yeni Devlet" adı altında anayasal düzeni değiştirmeyi hedeflediğini iddia eden Özdağ, Zafer Partisi'nin bu süreçte üniter devlet yapısını ve anayasanın ilk dört maddesini savunmaya devam edeceğini belirtti. ​Bölgesel Tehditler ve "Teröristan" İddiası ​Konuşmanın dış politika bölümünde, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki gelişmeler ele alındı. Özdağ, bölgede bir "Teröristan" kurulmaya çalışıldığını ve bunun Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini öne sürdü. ABD ve İsrail'in bölgedeki stratejik hamlelerinin, Türkiye'nin güney sınırlarında fiili bir durum yarattığını belirten Özdağ, hükümetin bu gelişmelere karşı daha kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade etti. Golan Tepeleri örneğini vererek sınır güvenliğindeki zafiyetlere dikkat çekti. ​Zafer Partisi lideri, konuşmasını Türk milletine birlik çağrısı yaparak sonlandırdı. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi krizden çıkışın ancak ulusal egemenliğe sahip çıkılarak mümkün olacağını vurguladı.

Bahçeli'den İmralı açıklaması: "Gerekirse Ben Giderim" Haber

Bahçeli'den İmralı açıklaması: "Gerekirse Ben Giderim"

Ankara'da siyasi gündem, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı tarihi çıkışla sarsıldı. "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda Abdullah Öcalan ile görüşme tartışmalarına son noktayı koyan Bahçeli, sürecin tıkanması durumunda inisiyatif alarak bizzat İmralı'ya gidebileceğini duyurdu. Bahçeli'den İmralı açıklaması, İYİ Parti'nin ardından Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi liderlerinden de sert ve manidar tepkiler aldı. ​"Gerekirse Yanıma Üç Arkadaşımı Alır Giderim" ​MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, çözüm süreci tartışmalarında geri adım atmayacağının sinyalini verdi. İmralı ziyaretleri konusundaki "ayak sürüme" iddialarına tepki gösteren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: ​"İmralı'ya gidilmesine ayak sürmenin manası yok. Açık açık söylüyorum. Gerekirse alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem." ​MHP grubuna dönerek "İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz?" diye soran ve ayakta alkışlarla onay alan Bahçeli, bu hamlesiyle sürecin ciddiyetini ve kararlılığını ortaya koydu. ​Liderlerden Yaylım Ateşi: Özdağ ve Erbakan'dan Sert Çıkışlar ​Bahçeli'nin bu beklenmedik "Ben giderim" çıkışı, milliyetçi ve muhafazakar muhalefet kanadında geniş yankı buldu. İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu'nun "Salın gitsin" çıkışının ardından, Ümit Özdağ ve Fatih Erbakan da tartışmaya dahil oldu. ​Ümit Özdağ: "Tarihi Bir Kırılma Noktası" ​Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Bahçeli'den İmralı açıklaması sonrası yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin tehlikeli bir sürece girdiğini savundu. Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: ​"Türkiye Cumhuriyeti bir tarihi kırılma noktasına sürükleniyor. Tüm vatansever yurttaşları Zafer Partisi'ne davet ediyorum. Korkma! Zafer Partisi'ne üye ol, aileni ve vatanını savun." ​Özdağ'ın bu sözleri, sürecin milliyetçi tabanda yarattığı endişeyi ve tepkiyi organize etme çabası olarak yorumlandı. ​Fatih Erbakan: "Kendisine ve Heyetine Hayırlı Yolculuklar" ​Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise Bahçeli'nin açıklamalarına ironik bir dille yanıt verdi. Daha önce "Meclis'e gelemiyorsa teklif sahibi Bahçeli gitsin" diyen Erbakan, Bahçeli'nin bugünkü "Giderim" sözleri üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: ​"TBMM Abdullah Öcalan'ın ayağına gitmemelidir dedik. Gidilecekse de teklif sahibi Sayın Bahçeli gitsin dedik. Sayın Bahçeli bugün İmralı'ya gitmeye hazır olduğunu açıkladı. Kendisine ve heyetine hayırlı yolculuklar diliyoruz!" ​Müsavat Dervişoğlu: "Salın Gitsin!" ​Tartışmanın fitilini ateşleyen ilk tepkilerden biri İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'ndan gelmişti. Dervişoğlu, Bahçeli'nin gitme isteğine atıfta bulunarak sosyal medyadan sadece "Salın gitsin!" ifadesini paylaşmıştı. ​Hükümet Kanadından İlk Ses: Yetki Komisyonda ​Siyasi liderlerin bu sert polemiği sürerken, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sürecin resmi prosedürlerine dikkat çekti. Bakan Tunç, İmralı ziyaretleri konusundaki takdir yetkisinin TBMM'deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na ait olduğunu belirterek, "Ziyaret konusu komisyonun vereceği karar doğrultusunda gerçekleşecektir" açıklamasını yaptı. ​Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, Bahçeli'nin bu hamlesi sadece bir niyet beyanı olmanın ötesinde, muhalefet partilerini pozisyon almaya zorlayan stratejik bir adım olarak siyasi tarihe geçti.

Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür ve Cesaret Övgüsü Haber

Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür ve Cesaret Övgüsü

Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür: Siyasette Tabu Yıkan Açıklama ve Barış Çağrısı ​Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik dikkat çekici bir teşekkür mesajı yayımladı. Bahçeli’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı sonrası Demirtaş’ın tahliyesine ilişkin "Tahliyesi, Türkiye için hayırlı olacaktır" şeklindeki sözlerine yanıt olarak gelen Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür, siyasi gündemin en üst sırasına yerleşti. Demirtaş, 4 Kasım 2025 tarihinde yayımladığı el yazılı mektubunda, MHP liderinin bu açıklamasını "cesurca tabuları yıkmış" ve "korkulara teslim olarak barışın inşa edilemeyeceğini göstermiştir" sözleriyle takdir ettiğini belirtti. Bu gelişme, farklı siyasi kutuplar arasındaki diyalog ihtimalini güçlendiren, nadir görülen bir uzlaşma anı olarak değerlendiriliyor. ​Cesur Adımlar ve Demokratik Siyaset Vurgusu ​Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, Demirtaş mesajında sadece Bahçeli'yi kutlamakla kalmadı, aynı zamanda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e de yer verdi. Özel’in, geçmişteki dokunulmazlık oyları konusundaki "erdemli ve özeleştirel" tavrını da bir cesaret örneği olarak nitelendirdi ve kendisine de içtenlikle teşekkür etti. Bu durum, siyaset kurumunun, ülkenin temel meselelerine çözüm odaklı ve uzlaşmacı bir yaklaşımla yönelmesi gerektiğini gösteren önemli bir dönemeç olarak görülüyor. Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür ve Özel'e yönelik takdir, siyasetçilerin geçmişin hatalarına takılıp kalmaması ve geleceği inşa etmeye odaklanması gerektiği mesajını taşıyor. ​Barış ve Çözüm Sürecine Tereddütsüz Destek ​Mesajın en kritik bölümü ise barış ve çözüm sürecine dair yapılan net ve kararlı açıklamalardır. Demirtaş, tüm sorunların çözümü için öncelikli şartın silahların kesin ve kalıcı olarak gündemden çıkması olduğunu vurguladı. Bu konudaki pozisyonun net olduğunu belirtirken, bu yaklaşımın Abdullah Öcalan tarafından da desteklendiğini ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın da sürecin arkasında olduğunu aktardı. Demirtaş'a göre, siyasetçilere düşen en önemli görev, "feraset ve cesaretle yeni şeyler söylemek" ve "bu sürecin başarısı için tereddütsüz destek olmaktır". Geri kalan tüm konuların demokratik siyasetin imkan ve koşullarında çözüleceği ifade edilirken, en güçlü vurgu önce barış ilkesine yapıldı. Bu, Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür mesajının siyasi içerik derinliğini ortaya koymaktadır. ​Yeni Bir Sayfa Açma İhtimali ve Siyasi Gündem ​Bu karşılıklı pozitif adımlar, Türkiye siyasetinde uzun süredir devam eden kutuplaşmanın aşılması için bir fırsat olarak görülüyor. Demirtaş, kimseye özel bir kırgınlığı ya da küskünlüğü olmadığını belirterek, "yepyeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin hatalarına takılıp kalmanın geleceği ipotek altına almak" anlamına geleceğini ifade etti. MHP lideri Bahçeli’nin AİHM kararına yönelik sözleri ve ardından gelen Demirtaş'tan Bahçeli'ye teşekkür mesajı, siyasetteki donukluğu çözerek çözüm odaklı bir atmosfere geçişin sinyallerini verebilir.

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük Haber

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük

Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Sürecin Sonu Af ve Özgürlük' ​Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, NOW TV'de katıldığı Çalar Saat programında İlker Karagöz'ün konuğu olarak siyaset gündemini sarsan açıklamalarda bulundu. Özdağ, PKK'nın son dönemdeki geri çekilme hamlesinin bir "halkla ilişkiler çalışması" olduğunu öne sürdü. En dikkat çekici Ümit Özdağ Öcalan iddiası ise, terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest kalacağı ve bu sürecin anayasal değişikliklerle sonuçlanacağı yönündeki sözleri oldu. Özdağ, sürecin sonunda Öcalan'ın 'fiilen DEM Genel Başkanı' olacağını iddia etti. ​PKK'nın Geri Çekilmesi: 'Bir PR Çalışması' ​Özdağ, terör örgütü PKK'nın 28 kişilik bir grubu geri çekmesinin bir "göstermelik" adım olduğunu savundu. Daha önce Türkiye içinde 60 örgüt üyesinin hareket halinde olduğunu belirttiğini hatırlatan Özdağ, 28 kişinin çekilmesinin bu iddiasını doğruladığını ve geride hala 32 örgüt üyesinin bulunduğunu öne sürdü. ​Bu adımların, Fatih Altaylı'nın Abdullah Öcalan ile yıllar önce yapılmış ancak yeni yayınlanan röportajıyla aynı döneme denk gelmesine dikkat çeken Özdağ, tüm bunların bir "PR çalışması" olduğunu belirtti. Bu sürecin, Hakan Fidan, Yılmaz Tunç ve İbrahim Kalın'ın Meclis'te yapacağı toplantılar öncesinde kamuoyunu hazırlamak için tasarlandığını iddia etti. ​Ümit Özdağ Öcalan İddiası: 'Serbest Kalacak' ​Özdağ, konuşmasının en çarpıcı bölümünde, yürütüldüğünü iddia ettiği sürecin "olmazsa olmazı" olarak Abdullah Öcalan'ın serbest kalmasını gösterdi. Bu iddiasını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçmişte "umut hakkı" ile ilgili yaptığı açıklamalara dayandırdı. Özdağ, sürecin sonunda Öcalan'ın kesinlikle serbest kalacağını savundu. ​'İmralı Tahsis Ediliyor: Evlenecek, Özel Kalemi Olacak' ​Serbest kalma sürecinden önce İmralı'daki koşulların değiştirileceğini iddia eden Özdağ, adanın fiilen Öcalan'a "tahsis edileceğini" öne sürdü. Bu kapsamda Öcalan'ın uluslararası görüşmeler yapacağını, adada evleneceğini ve kendisine bir "özel kalem müdürü" atanacağını iddia etti. Özdağ, bu değişikliklerle Öcalan'ın "fiilen DEM Genel Başkanı" haline getirileceğini belirtti. ​Anayasa Değişikliği: Yeni Ümit Özdağ Öcalan İddiası ​Zafer Partisi lideri, sürecin nihai hedefinin anayasal değişiklikler olduğunu belirtti. Örgütün "bireysel haklar" değil, "kolektif haklar" talep ettiğini ifade eden Özdağ, bu doğrultuda Anayasa'nın 66. (Türk Vatandaşlığı) ve 42. (Eğitim Dili) maddelerinin değiştirilmek istendiğini savundu. ​Özdağ, 66. madde değişikliğiyle Anayasa'nın giriş bölümüne "Türk, Kürt, Arap" ifadelerinin eklenerek "çok uluslu devlet" yapısına geçilmesinin hedeflendiğini öne sürdü. 42. madde ile "Kürtçe eğitim" yolunun açılacağını belirten Özdağ, bu durumun "Kürt tarihi" adı altında, Öcalan'ın "Sultan Alparslan Kürt'tü" gibi direktiflerine dayalı bir eğitim sistemini getireceğini iddia etti. Özdağ, "federasyon" kelimesinin kullanılmadan, "Avrupa Özerklik Şartı" aracılığıyla yerel yönetimler üzerinden özerklik verileceğini de sözlerine ekledi. ​Ankara Seçimlerinde Mansur Yavaş'a Şartlı Destek ​Özdağ, yaklaşan yerel seçimlere de değinerek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın adaylığına ilişkin soruları yanıtladı. 2022 yılının Nisan ayında Yavaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığını ilk kez kendisinin dile getirdiğini hatırlatan Özdağ, CHP'nin Yavaş'ı Ankara için tekrar aday göstermesi durumunda Zafer Partisi'nin tutumunun ne olacağını açıkladı. Özdağ, "Yetkili kurullarımızda değerlendiririz. Genel kanaat ve tabanımızın talebi doğrultusunda destek olabiliriz" ifadelerini kullanarak, Yavaş'ın adaylığına yeşil ışık yaktı. ​'Davutoğlu ve Babacan Geri Dönmek İçin Can Atıyor' ​Meclis resepsiyonunda ortaya çıkan ve AK Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi liderlerini bir arada gösteren fotoğrafı da yorumlayan Özdağ, bu fotoğrafı bir "ittifak fotoğrafı" veya "Öcalan komisyonu ittifakı" olarak nitelendirdi. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti'ye "geri dönmek için can attığını" iddia eden Özdağ, bu liderlerin siyasi ağırlıklarını sadece Recep Tayyip Erdoğan'a borçlu olduklarını anladıklarını savundu. Özdağ, bu iki ismin, kendilerini Meclis'e taşıyan CHP seçmeninin oylarına "ihanet ederek" AK Parti'ye geçme hevesinde olduklarını öne sürdü. ​Sosyal Çöküntü Uyarısı: '9 Milyon Bağımlı Var' ​Programın son bölümünde Türkiye'deki sosyal sorunlara dikkat çeken Özdağ, ülkede 9 milyon uyuşturucu ve kumar bağımlısı olduğunu iddia etti. Futbol dünyasındaki bahis skandalına da değinen Özdağ, 154 hakem ve gözlemcinin bahis oynadığının ortaya çıkmasının utanç kaynağı olduğunu belirtti. Bu sorunlarla mücadele etmek için Zafer Partisi bünyesinde "Tertemiz Türkiye Projesi"ni başlattıklarını, bu projenin emekli emniyet müdürleri Mahmut Karaslan ve Fatih Eryılmaz ile psikiyatri profesörü Sertaç Ak tarafından yürütüldüğünü açıkladı.

Tarihi Adım: PKK, 'Terörsüz Türkiye' İçin Çekilme Kararı Açıklandı Haber

Tarihi Adım: PKK, 'Terörsüz Türkiye' İçin Çekilme Kararı Açıklandı

Türkiye, on yıllardır süren terörle mücadeledeki çabalarının ardından, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşma yolunda tarihi bir eşiği daha geride bıraktı. Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, terör örgütü PKK Türkiye'den çekildiğini kamuoyuna duyurmuştur. Bu gelişme, 2024 yılının ikinci yarısından itibaren hız kazanan ve örgütün silah bırakması ile feshedilmesini hedefleyen yeni sürecin en önemli adımlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Terör Örgütünün Fesih ve Çekilme Kararı ​PKK'nın silahlı eylemleri durdurma ve Türkiye'den çekilme kararı, uzun soluklu bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre, örgüt, kurucusu Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde toplanan kongrenin ardından 12 Mayıs 2025'te fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldığını açıklamıştır. Çekilme kararının 26 Ekim 2025'te resmen duyurulmasıyla birlikte, siyasi aktörler bu durumu "Terörsüz Türkiye" sürecinde atılmış "olumlu bir gelişme" ve "önemli bir eşik" olarak nitelendirdi. Birkaç bağımsız haber kaynağında doğrulanan bilgilere göre, AK Parti Sözcüsü ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, bu adımı silah bırakma hedefi doğrultusunda stratejik ve tarihi bir ilerleme olarak gördüklerini belirtmişlerdir. ​"Terörsüz Türkiye" Sürecinin Tarihsel Bağlamı ​Mevcut süreç, 2015'te sonlanan ancak çözülemeyen 'Çözüm Süreci'nin ardılı olarak değerlendirilmektedir. Yeni sürecin başlangıcı, 2024 yılının Ekim ayında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla gerçekleşmiş ve Kürt siyasi hareketine karşı tutumunda dikkate değer bir değişim gözlenmiştir. MHP liderinin bu yeni yaklaşımı, sürecin siyasi zemininin güçlenmesinde kritik bir rol oynamıştır. Örgütün fesih kararının ardından, Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a teşekkür mesajı göndermesi, sürecin alışılmışın dışındaki seyrini gözler önüne sermiştir. Bu gelişmelerin yanı sıra, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından 27 Temmuz'da bir 'Millî Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu' kurulacağı duyurulmuştur. Bu komisyon, 5 Ağustos'ta ilk toplantısını gerçekleştirmiş ve adını 'Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' olarak değiştirmiştir. ​Bölgesel Güvenlik ve Stratejik Adımlar ​Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde, Türkiye'nin sınır ötesi güvenlik stratejisi de devam etmektedir. 22 Ekim 2025 tarihinde, Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresinin 30 Ekim 2025'ten itibaren üç yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Bu, iç cephede atılan adımlarla birlikte, bölgesel güvenliğin ve "terörsüz bölge" hedefinin de Türkiye'nin stratejik gündeminde önemli bir yer tutmaya devam ettiğini göstermektedir. Raporların ortak görüşü gösteriyor ki, Türkiye'nin terörle mücadelede İHA/SİHA sistemlerini etkin bir şekilde kullanması, terör örgütünün hareket kabiliyetini ve eylem potansiyelini zayıflatmada kritik bir faktör olmuştur. Türkiye, bu kararlılıkla, iç cephesi tahkim edilmiş ve bölge barışı için güven odağı haline gelmeyi hedefleyen "Türkiye Yüzyılı" vizyonu doğrultusunda ilerlemektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.