Yahudi ve İsrailli yatırımcılar, paravan şirketler aracılığıyla KKTC’de 2 000+ şirket kurup 25 000 dönüm arazi aldı; 9 700 mülk izni çıktı.
Güney Kıbrıs Rum kesimi ana muhalefet partisi Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, ülkesinin İsrail'liler tarafından işgal edildiği konusunda endişelerini yüksek sesten dile getirirken acaba Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde durum farklı mı?
Kuzey Kıbrıs’ta Sessiz Yatırım: Yahudi ve İsrailli Mülk Alımları Hız KazandıKuzey Kıbrıs’ta son yıllarda yabancı yatırımcıların özellikle gayrimenkule olan ilgisi büyük artış gösterdi. Bu eğilim çerçevesinde Yahudi ve İsrailli bireyler ile şirketlerin mülk edinimi öne çıkıyor.
Mülk Alım Süreci Nasıl İşliyor?
1. Vatandaşlık veya Paravan Şirketler
Yabancı uyruklu yatırımcıların mülk satın alabilmesi için Bakanlar Kurulu onayı gerekiyor.
Ancak Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen İsrailli Yahudiler, bu sınırlamadan muaf hale geliyor.
Ayrıca, Kıbrıslı Türk ortaklı şirketler üzerinden, hisselerin %51’i yerel vatandaş adına görünerek büyük arazi satın alınabiliyor; bu yöntem “paravan şirket” olarak tanımlanıyor.
2. Şirket Kuruluşları
İsrail kökenli yatırımcılar, Kuzey Kıbrıs’ta inşaat/gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 2 000 şirket kurdu. Bu şirketler, paravan ortaklık düzenlemeleriyle birçok mülk edindi.
3. Alım Bölgeleri
Girne, İskele, Güzelyurt, Lapta, Alsancak, Esentepe ve Karpaz Yarımadası gibi turistik ve stratejik bölgelerde yoğunlaşma bulunuyor. Özellikle Karpaz’da büyük siteler yükseliyor.
Şu Ana Kadar Alınan Mülk Hacmi
İsrailliler, halen 2 000’in üzerinde şirket kurarak 25 000 dönümlük araziyi ellerine geçirmiş durumda.
2023 yılı itibariyle Kuzey Kıbrıs’ta yaklaşık 9 700 yabancıya mülk satın alma izni verildi ve bunların önemli kısmı İsrailli, İranlı ve Rus yatırımcılara ait.
Ayrıca yalnızca İsrailli vatandaşlar için 2022 yılında verilen arsa alma lisans sayısı 2 672 olarak belirlendi.
Ortaya Çıkan Tartışmalar
Bu gelişme yerel kamuoyunda "sessiz işgal" olarak tanımlanıyor. Zira paravan şirketler ve vatandaşlık imkanları istismar edilerek bölgedeki toprakların kontrol altına alınması endişesi güçleniyor. Öte yandan, mülk alımının bazıları için kara para aklama amacıyla yapılabileceği de gündeme taşınıyor.